Günümüzde önünde duramadığımız karşı koyamadığımız bir şiddet var ve ülkemizde son yıllarda sıkça dile getiriliyor. Özellikle geçtiğimiz yıllarda bir annenin çocuğunun gözleri önünde eski eşi tarafından canice katledilmesi dikkatleri tekrar kadın cinayetlerine çekti.
Sanırım, cezaların yeterince caydırıcı olmaması katillerin işini kolaylaştırıyor. Kadını küçük görerek onu herhangi bir işi yapamaz, beceriksiz biri olarak, fikirlerini önemsememe, bağırma, lakap takma, sürekli olarak eleştirme, emir yağdırma, surat asma ve pek çok davranış bi nevi psikolojik şiddettir. Şiddetin her türlüsüne dur demeliyiz.
Şiddet türleri bazen aile içinde kalmakta bazen ise topluma kadar yansımaktadır. Bu sebeple de bireysel bir sorun olmaktan öteye geçmiş olan kadına şiddet meselesi, kanayan toplumsal bir yaradır. Türkiye’de her üç kişiden birinin fiziksel şiddete maruz kaldığını da düşünürsek, bu meselenin bir an önce çözülmesi gereken açık bir yara olduğu göz önündedir.
Zihinlerdeki kadını özgürleştirmemiz gerekiyor. Bir kadına şiddet uygulamak sizin güçlü bir insan olduğunuzu göstermez. Aksine insan olamadığınızın ispatıdır. Kadın, yerde sürünmeye değil de omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıktır.
Unutulmamalıdır ki, hiçbir şiddet türü şahsi bir mesele değildir ve aile içi bir mesele gibi değerlendirilip susmayı gerektirmemektedir. Hiçbir sebep bir kadına şiddet uygulanmasını mazur gösteremez. Bunun için de bireysel olarak, toplumsal olarak ve devlet eliyle kadına şiddetin önlenmesi adına gereken tüm adımlar bir an önce atılmalı, sorumluluklar alınmalı ve ölümle dahi sonuçlanabilen kadın istismarı ve kadına şiddet vakaları son bulmalıdır.
Yeni yıldan dileğimiz budur.