Demokratik Toplum Kongresi toplantısında konuşan BDP eşbaşkanı Ahmet Türk, bilerek ve isteyerek; dağdaki silahlı militanların dağdan inme sürecinin bitiminden sonra, yeni bir dönemin başlayacağını ifade ediyor.
***
Ben özellikle şunu belirtmek isterim. Bu benim şahsi görüşüm. Yanılıyor olabilirim de, ama yanılmıyorum. Bu ülke topraklarında Türklerle Kürtlerin bu günkü ortamı oluşturacak herhangi bir sorunu, meselesi olduğunu kabul etmiyorum.
***
Ayrıca. Ülkemizde yaşayan Kürt kökenli Türklerin tamamının da bu yıllardan beri süregelen, can alan, can veren olumsuzlukları da tasvip ettiklerini, onayladıklarını hiç sanmıyorum.
Çünkü bu gün ağızlarda sakız haline getirilmiş olan çarptırılmış söylemlerde olduğu gibi Kürtler hiçbir zaman bu ülkede ikinci sınıf vatandaş olarak görülmediler, muamele görmediler.
***
Devlet dairelerinde sen Kürtsün diye işleri mi aksatıldı, sumen altı mı edildi ?
Okumaları, tahsil görmeleri mi önlendi?
Üniversitelere sen Kürtsün diye alınmadılar mı? Ki; eğer öyleyse bu gün parlamentoda arz-ı endam eyleyen avukatlar, doktorlar, bilim adamları, yazarlar eğitimlerini hangi ülkede aldılar?
Bankalara yatırdıkları paralarını sen Kürtsün diye bloke mi edildi?
Yurt dışına çıkmak isteyenlere sen Kürtsün diyerek yurt dışına çıkma yasağı mı getirildi?
Evlenmek isteyenlere sen Kürtsün diyerek evlenme izini mi verilmedi? Hatta Türklerle evlenmelerine mani mi olundu?
Cumhurbaşkanı mı olamadı?
Başbakan mı olamadı?
Orduda subay mı olamadı?
Eczacı, doktor, sanayici mi olamadı?
Zengin olanların sen Kürtsün diyerek paraları gasp mı edildi?
Liste uzar gider…
Bütün bunlara evet diyen bir Türk asıllı Kürt varsa; bu vatanın içtiği suyunu, yediği ekmeğini, faydalandığı nimetlerini inkâr etmiş olur!
Ama Ahmet Türk diyor ki: “İnkâr edilen bir halkın hakkını hukukunu savunuyoruz. Sonuna kadar da savunacağız, ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ.”
İnkâr edilmiş bir halk… Bu halk Kürtler mi oluyor? Peki, yukarıda saymaya çalıştığım ve de tepe tepe kıllandıkları haklar, özgürlükler ne oluyor?
***
Çekilme süreci bittiğinde…
Masaya koyacakları dosya başlıklarından bazılarını “yeni bir dönemin başlangıcı” olarak ortaya konuyor.
Ve Ahmet Türk diyor ki:
Kürtlerin de beklentileri var. Bu süreçte, hükümet ne kadar samimi tartışmaları yapılıyor. Bilemem. Ama bizim sürece nasıl baktığımızı açık şekilde dile getireceğiz, savunacağız.
Siyasi tutuklular.
PKK’nın gelecekteki durumu.
Öcalan’ın geleceği bunları tartışacağız.
Bunlarla ilgili formüller ortaya koyacağız. Çözümün kanalarını açacağız…
Ortadoğu halklarının kardeşleşmesini, ortaklaşmasını, DEMOKRATİK KONFEDERALİZM’İ konuşacağız.
Sıra bizde. Başımızı biz kaşıyacağız. (burada aba altından değnek gösterircesine; eğer bunlar konuşulmazsa bilesiniz ki PKK militanları yeniden dağa çıkar ha!) Öncülüğünü biz yapacağız.
Bu mücadeleye büyük anlam kazandıran insanlar bizler açısından asla unutulmayacaktır. Ama bugün yükün, ağırlığın bir kısmını omuzlarımızda taşımak durumundayız.
Bu sürecin başlangıcıdır.
Sürecin sonu değildir.
YENİ BİR DÖNEM YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR.
***
Bu konuşmalarda ki ana fikir hiçte yenilir yutulur bir şey değil.
Ama neyse bu “süreç” onun hatırına şimdilik hükümet cephesinden bir karşılık bulmamakta…