İşi zora sokmakta maalesef üstümüze yok. İç sahada oynadığımız bu karşılaşmayı da kazanıp önümüzdeki hafta İstanbul BB karşısına rahat bir pozisyonda gitmek varken, mağlup olarak kendimizi ateş çemberinin kenarına bıraktık.
Geçtiğimiz hafta deplasmanda Gençlerbirliği karşısında ortaya konulan kötü oyunu dün kendi sahamızda Kayserispor karşısında da sürdürdük. Bu kötü oyunun sonucunda da makus kaderimiz mağlubiyetlle karşı karşıya kaldık.
Maç öncesinde taraftarlara yapılan çağrıya olumlu yanıt veren fubolseverler kısmen de olsa tribünlerde ki yerlerini almış ve takıma destek olmaya gelmişlerdi. Zorla da olsa tribünlere gelen taraftarlara böylesine kötü bir futbol izletip ardından da mağlup olursanız hiç kusura bakmayın bir dahaki çağrınıza böylesine kulak vermezler.
Ateşten gömleğin cirit attığı ve kimin sırtına konacağı daha netleşmeyen bu sezonda eğer iç sahada oynadığınız maçları kendi lehinize sonuçlandıramıyorsanız, karın ağrısıyla ve mide gazıyla boğuşmaktan başka birşey yapamazsınız. Hem de sezon sonunda da bu olumsuzluğun faturasının kime kesileceği de açık seçik ortadayken.
Dün oynanan karşılaşma bir şeyi daha açık seçik ortaya koydu ki; Bülent hocanın işi çok ama çok zor. Hem kadro zaafiyetinin vermiş olduğu handikap, hem de futbolcuların motivasyonlarındaki azalma ve kazanma arzularının maça göre değişmesi hocayı ve ekibini zor duruma düşürmeye başladı.
Haris’in, Turgut’un ve Taşkın’ın isteksizlikleri dünkü karşılaşma da açık ve net bir şekilde gözüktü. Her hafta farklı bir performans ortaya koyan böyle futbolcular olursa hoca ne yapsın?
37-38 puan ortalamasının kümede kalmak için yeterli olacağı hesaplaması yapılırken bu sınırın 40-41 puanlara çıkması Gaziantepspor’un işini oldukça zora soktu. Eğer önümüzdeki hafta İBB deplasmanından da puansız dönersek ateşten gömlek bizim sırtımıza giydirilebilir. Aman dikkat, aman tedbir diyorum.