Hizmet tespit davası, iş mahkemesinde davacı işçinin belli tarihler arasında sigortasız olarak çalışmasından dolayı, sigortasız olarak çalıştığı zamanlar için bu durumun tespit edilmesi amacıyla işverene ve SGK’ya karşı açılan davadır. Davada davacı olan işçi, belirli bir ücret karşılığında bir iş ilişkisinin mevcut olduğunun tespitini ister.
Kanuni düzenleme:
Hizmet tespit davalarının kanuni düzenlemesini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve GSS Kanunu’nun 86. maddesinin 9. fıkrası oluşturmaktadır. Söz konusu hükmü göre; “Sigortalının çalıştığı bir veya birden fazla işte, bu Kanunda yazılı şartları yerine getirmiş olmasına rağmen, kendisi için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin işveren tarafından verilmediği veya verilen aylık prim ve hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde kazançların ya da prim ödeme gün sayılarının eksik gösterildiği Kurum tarafından tespit edilirse, hastalık ve analık sigortalarından gerekli ödemeler yapılır.”
Hizmet Tespit Davası Açabilmek İçin Gereken Şartlar Nelerdir?
1-İşverenin işçiyi çalıştırmış olduğu işyerini kanuni yükümlülükleri sağlayan iş yerlerinden olması gerekir.
2-İşçinin, yapmış olduğu bir hizmetin olmalı ve hizmet ilişkisi de işverene ait olan işyerinde gerçekleşmesi gerekir.
3-Durumun SGK tarafından daha öncesinde tespit edilmemiş olması gerekir.
4-İşçi davayı 5 yıllık süresi içerisinde açmalıdır. 5 yıllık süre hizmetlerin geçtiği yılın sonunda başlar.
Hizmet Tespit Davasını Kim Açabilir?
Hizmet tespit davasını hizmet ilişkisi tespiti istenen kişinin bizzat kendisi veya kişi ölmüşse hak sahipleri açabilir.
Zamanaşımı süresi sebebiyle işçinin sigortasız şekilde çalıştığı son yılın bitiminden itibaren 5 yıl içerisinde bu davanın açılması gerekir.
Eğer işçi ölmüşse murisin hak sahipleri de bu davayı açabilmektedir. Hizmet tespit davasına dair hak düşürücü süre murisin ölüm tarihinden başlamaktadır.
Hizmet Tespit davasında davalı taraf kimlerdir?
Hizmet tespit davalarında davalı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ile işverenin gösterilmesi gerekmektedir. Dava konusu hizmetin geçtiği sürede işyeri değişmiş ise eski işveren yanında işyerini devralan yeni işverenin de Sosyal Güvenlik Kurumu ile birlikte hasım gösterilerek davaya dahil edilmeleri gerekmektedir.
Hizmet tespit davasında harç türü nedir?
Bu dava türünde çekişmenin konusu para olmadığı için maktu harç yani sabit bir masraf söz konusudur.
Hizmet Tespit Davasının Konusu Nedir?
Hizmet tespit davasının hukukumuzdaki yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86/9 hükmüdür.
“Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.”
Hizmet tespit davasıyla, işçi taraf mahkemeden, davacı işçi ile işveren arasında, belirli bir ücret karşılığı olarak bir iş ilişkisinin mevcut olduğunun tespiti talep edilir.
Hizmet Tespit Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
5510 sayılı Kanun’un 86/9 fıkrasında yer alan hükme göre, ”hizmet tespit davalarında, görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi iş mahkemesi sıfatıyla davaları görmektedir.”
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesine göre; ”İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir.”
Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açılan davalarda yetkili mahkeme, Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerinin bulunduğu yer iş mahkemesidir. Dava açılırken işverenle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumuna da husumet yöneltilmelidir. Hizmet tespit davasında davalı sayısı birden fazla olması halinde davalılardan birinin ikametgâh adresindeki mahkemede açılması gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki hizmet tespit davası arabuluculuk kapsamında değildir.
Hizmet Tespit Davalarında Süre Nedir?
5510 sayılı Kanun’un 86/9’a göre, ”aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” Kanun lafzi yorumundan hareketle hizmet tespit davaların da hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıllık bir süre öngörülmüştür. Söz konusu 5 yıllık süre hak düşürücü olup hakim resen dikkate almaktadır.
Hak Düşürücü Sürenin İstisnaları ?
Hizmet tespit davalarına ilişkin yukarıda belirtilen hak düşürücü süre mutlak nitelikte değildir. Yargıtay’ın içtihatlarına göre;
a- Müfettiş durum tespit tutanağı ya da tahkikat raporlarıyla çalışma tespit edilmişse,
b- Asgari işçilik incelemesi neticesinde işverenden sigortalının primleri Kurumca icra yoluyla tahsil edilmişse,
c- İşveren imzalı ücret tediye bordrosunda sigortalıdan sigorta primi kestiğini açıkça gösterdiği halde sigorta primini Kuruma yatırmamışsa,
d- Sigortalı durumunda iken memurluğa geçmiş olursa,
e- İşe giriş bildirgesi Kuruma süresinde verilmiş; fakat bordrosu ve primi SGK’ya intikal ettirilmemişse,
f- İşçilik hakları tazminatlarına (ihbar, kıdem tazminatı, ücret alacağı vs.) ilişkin aynı döneme ait kesin hüküm niteliğini taşıyan yargı kararları varsa, hizmet tespit davalarında 5 yıllık süre uygulanmaz.
İşçilik Alacaklarına İlişkin Dava İle Hizmet Tespit Davasının Birlikte Açılabilmesi Mümkün Müdür?
Hizmet tespit davaları 5510 sayılı Kanunu’na tabi iken işçilik alacaklarına ilişkin davalar 4857 sayılı İş Kanunu’na tabidir. Hizmet tespit davalarında mahkemenin re’sen araştırma yükümlülüğü bulunmaktadır. İşçi alacaklarına ilişkin davalarda taraflarca hazırlanma ilkesi vardır. Anayasa m.60’da düzenlenen Sosyal Güvenlik Hakkı dokunulmaz, ve feragat edilmez bir hak niteliğinde olması dolayısıyla hizmet tespit davalarından feragat mümkün değildir. Ancak işçilik alacaklarına ilişkin davalarda işçinin davadan feragat etmesi mümkündür. Sonuç olarak iki dava arasında farklı yargılama esasları benimsendiğinden uygulamada ayrı davalar olarak açılmaktadır.
İşçilik alacaklarına ilişkin davalarda hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması konusunda ise Yargıtay kararları incelendiğinde söz konusu durum bakımından bu hususta görüş birliği bulunmamaktadır. Ancak uygulamaya bakıldığında işçilik alacaklarına ilişkin davalarda hizmet tespit davasının sonucunun alacak davasında hüküm altına alınacak hakların hesap unsuru olan hizmet süresini doğrudan etkileyeceğinden davanın bekletici mesele yapılmasıdır.
İspat Koşulu
Çalışma bir maddi fiil olduğundan her türlü delille ispatlanabilir. Belirtmek gerekir ki İşe giriş bildirgesi sadece sigortalılığın başladığına işaret ettiğinden mutlak olarak çalışma olgusunu ispat etmez. Bu nedenle çalışma olgusunun ispatı başka delillere de ihtiyaç gösterir.
Yargıtay daireleri eskiden işe giriş bildirgesinin sigortalının imzasını taşıdığı, dolayısıyla bildirgede yazılı işe giriş tarihinin aksinin ancak eş değerde delillerle kanıtlanabileceği yönünde kararlar vermekteydi. Ancak Yargıtayın sonraki kararlarında içtihadını değiştirerek, işe giriş bildirgesinin daha önceki çalışmalar için aksi kanıt olmayacağı, bu çalışmaların her türlü delille ispatlanabileceği sonucuna varmıştır.
Hakim, ayrıca, işyerindeki çalışan kişiler ile komşu işyerlerinden o yeri bilenleri de re’sen çağırtarak dinlemeli, çalışma olgusunu bu şekilde hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde sağlıklı bir biçimde belirlemelidir.
Ayrıca diğer bir husus olarak da davacı tarafın tanık olarak gösterdiği kişilerin o işyerinde bordroları imzalanmış, resmi kayıtlara geçen kişilerin olması gerektiğini de Yargıtay kararlarında görmekteyiz.
Hizmet Tespit Davasının Sonuçları Nelerdir?
1-Hizmet tespit davası neticesinde hizmetin tespit edildiği aylar ve yine tespit edilen prime esas kazanç üzerinden SGK tarafından re’sen tescil edilir.
2-Hizmet tespit davası aleyhine sonuçlanan işveren tarafından, Mahkeme ilamında belirtilmiş olan dönemlere ilişkin sigortalının aylık hizmet ve prim bildirgelerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi ve tahakkuk eden primin işçinin hesabına ödenmesi gerekir. Sadece sigorta primleri değil, bu süre zarfında geçen yasal faiz de işveren tarafından ödenir.
3- İşçinin işe giriş bildirgesi tescili yapılmamış ise işveren tarafından bu tescilin de yapılması gerekir.
4-Hizmet tespiti davasında, Sosyal Güvenlik Kurumu lehine veya aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemektedir.
5-Son olarak hizmet tespit davası sonucu işçi açısından kazanılan süreler emeklilik hesabında prim gün sayısına ve sigortalılık süresine dahil edilir.
Av. Gülsüm Öztürk