Dünkü yazımın başlığı “ÇOK ERKEN Mİ NE?” idi.
Ve ne yazık ki; yenme ilanımız biraz erken oldu. Sayın Cumhurbaşkanı teröre kaşı galibiyetimiz müjdelerken, yine şehit haberleri yüreğimizi yaktı.
Çünkü:
Karımızdakiler, dünya harp tarihinde bir benzeri daha görülmemiş niteliksiz, kalleş bir güruh!
Hatta Amerika ya sonradan yerleşen sözde medeni insanların Amerikalı yerlilere yani KIZILDERİLİ’LERE yaptıkları zulüm, kalleşlik, döneklik bunların yaptıklarının yanında sütten çıkmış ak kaşık gibi kalır.
Onun için bunların ülke sınırları içerisinden tamamen silinmesi gerçekleşmeden, bir galibiyetten yenmeden bahsetmek erken olur.
***
Antep’te pideye yani tırnaklı ekmeğe, yani çarşı ekmeğine epeydir beklenen zam gelmiş…
Bu durumdan alan mı memnun, satan mı memnun?
Tabii bir defa kesinlikle alan memnun olmayacaktır.
Ya satan?
Satanda memnun değilmiş(?)
Ekmekçi, diyor ki:
Ekmeğin tanesinin fiyatı 50 kuruş olduğunda bir torba unun fiyatı 43 liraydı.
Bu gün bir torba unu 65 liraya alıyoruz.
Azıcık hesap kitap’a aklı eren birisi yapılan zammın yetersizliğini görecektir.
Anladık. Ekmekçinin hali bu… Peki, ekmek alana ne demeli. Hele hele bir oturuşta 3-4 çarşı ekmeğine babamısın demeyen 7-8 baş nüfuslu ve de şundan dolayı, bundan dolayı kesile kesile bir kuşa döndürülen asgari ücretliye ne demeli?
Buna kaşıkla verip kepçeyle geri almak denmez mi?