Sadrettin Celal Antel, 1890-1954 yılları arasında yaşamış, ülkemizin yetiştirdiği eğitim düşünürlerinden biridir. Eğitimini Fransa’da orta öğretmen okulu ve Sorbon Üniversitesinde tamamlamış, yurda döndükten sonra öğretmen yetiştiren okullarda öğretmen ve yönetici olarak görev yapmış, 1936 yılından itibaren görevlendirildiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine profesör olarak atanmış ve bu kurumda pedagoji, eğitim tarihi, öğretim teknikleri ve ölçme yöntemleri dersleri vermiştir. On üç kitap, beş inceleme, üç çeviri, üç bildiri ve birçok dergiye yazı göndermiş ayrıca üç tane de dergi çıkarmıştır. 1932, 1935 ve 1937 yıllarında toplanan Uluslar arası Eğitim Kongrelerine Türkiye temsilcisi olarak katılmış ve çok sayıda bildiri sunmuştur.
Antel, 1919’da Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisine üye olmuş, 1925’te düşüncelerinden ötürü yedi buçuk yıl hapse mahkûm olmuş, ancak on sekiz ay sonra çıkan bir yasa ile affedilmiştir.
Sadrettin Celal Antel’in, 1926 yılında, Maarif Vekaleti Mecmuası’nda ‘Maarif Teşkilatı Hakkında Bir Layiha’ başlıklı, hapishane koşullarında, belki de hiçbir kaynağa başvurulmadan kaleme aldığı rapor, aynı yıllarda Amerikalı Eğitimci John Dewey’in hazırladığı rapordan daha kapsamlı bir belge olarak tarihe geçmiştir.
Adı geçen raporda öne çıkan başlıklar şu şekildedir;
-Uzun erimli bir eğitim planının yapılması, bu planın uzman kişi ve kurullarca tartışılıp olgunlaştırıldıktan sonra yasal nitelik kazandırılarak uygulanması,
-Hem uzman yetiştirmek, hem bilgi görgü arttırmak için yurt dışına öğrenci ve öğretim elemanı gönderilmesi,
-Milli Eğitim örgütünün kırtasiye yükünden kurtarılması,
Bakanlık örgütünün yeniden yapılandırılarak ‘İlmi Heyet’ eklenmesi,
-Başka ülkelerin eğitim sistemlerinin ve kurumlarının incelenmesi,
-Öğretmen ve yöneticilerin işine yarayacak başka dillerde yazılmış önemli eserlerin Türkçeye çevrilmesi,
-Eğitimde, toplumsal yaşamın ve çevre koşullarının dikkate alınması ve eğitim hedeflerinin buna göre belirlenmesi,
-Okulun, çevrenin bilgi ve kültür merkezi yapılması,
-Öğretmen ve diğer eğitim personelinin niteliğinin arttırılması için acil önlemler alınması,
-Okul binası yapmanın özel plana ve programa başlanması, bunun için eleman yetiştirilmesi, yabancı okul örneklerinin incelenmesi,
-Mesleki eğitimin, Milli Eğitim bakanlığının güdümüne alınması,
-Okulda ve çevrede sağlığın korunması, öğretmen ve öğrencilere bulaşıcı hastalıklarla savaş yollarının öğretilmesi,
-İlk ve ortaokulda toplu öğretim ilkesinin benimsenmesi,
-Üniversite ve yüksek öğretime daha nitelikli öğretim elemanı yetiştirilmesi, gerektiğinde başka ülkelerden öğretim elemanı çağrılması,
-Öğretmenlerin statü ve özlük durumlarının düzeltilmesi, onlara meslek güvencesi sağlanması,
-Öğretmen okullarında deneme ve uygulama okullarının açılması,
-Öğrencilerin, okul yönetimine katılarak kendilerini yönetmeye alıştırılması,
- Halka açık eğitim müzesi kurulması,
-İlköğretim müfettişi ve okul yöneticisi yetiştirecek bir orta öğretim okulu açılması,
-İlkokuldaki öğretmen açığını giderecek acil önlemler alınması,
-Eğitimle ilgili araştırmalar yapacak ayrı bir Yüksek Terbiye Enstitüsü açılması ve buna bir Mesleki İstikamet Şubesi eklenmesi,
-Akademik öğrenime yeteneği olmayanları parayla yüksek öğrenime geçirilmemesi,
-Öğretmen okullarının kız erkek ayrı değil, karma eğitim yapması,
-mesleki ve genel orta öğretimde politeknik eğitim verilmesi,
-Eğitimin yaşamsal olması,
Antel, bütün bu önerilerle eğitimde kuram-uygulama bütünlüğü, program ve ders kitaplarının baştan sona yenilenmesi, yurttaşların laik ve demokratik nitelikte yetiştirilmesi, öğretimde o yıllarda ün yapmış ‘Dekrolü Sistemi’nin bulgularından yararlanılması, Okul kooperatifçiliğine önem verilmesi, öğretmenler, öğrenciler ve halk için özel yayınlar yapılması gibi konulara defalarca vurgu yapmıştır.
Görüldüğü gibi rapor, eğitim sisteminin bütününe yönelik, dönemin koşullarını da dikkate alan bir yerden önemli eğitim sorunlarını gündeme getirmiştir. Bu raporda dile getirilen önerilerin büyük bir kısmını, 1925 yılı sonlarında Milli Eğitim Bakanlığı görevini üstlenen Mustafa Necati hayata geçirmiştir. Örneğin; Bakanlık örgütünü yeniden kurup, İlmi Hayet’i oluşturmuş, mesleki ve teknik öğretimi Bakanlık bünyesine almış, güzel sanatlar için Bakanlık içinde hem bir birim, hem bir kurul oluşturmuş, Mektep Müzesinin kurulmasını sağlamış, öğretmen okullarını yeniden yapılandırmış, on üç bölge eğitim yönetimi oluşturmuş, öğretim programlarının baştan sona yenilenmesini sağlamış, öğretmenlerin statü ve özlük haklarını düzeltmiş, öğretmen maaşlarını 4-5 kat arttırmış, ayrıca onlara mesken bedeli, yolluk, donatım bedeli ve çalışma güçlüğü zammı ödenmesini sağlamış, ilköğretmen okullarını on beş yerde toplamış, bu okullar için modern binalar yaptırıp, çağdaş teknolojiyle donatmıştır.
Ayrıca yurt dışına çok sayıda öğrenci gönderilmiş, başka ülkelerin eğitim sistemleri incelenmiş, gerekli alanlar için yabancı uzmanlar çağrılmış, yabancı dilde yazılmış birçok mesleki eser Türkçeye çevrilmiş, sağlık eğitimine büyük önem verilmiş, öğretmenlere ve yetişkin halka yönelik kitaplar ve dergiler çıkarılmıştır.
Antel’in raporu, J.Dewey’in raporuyla birlikte, eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasında oldukça etkili olmuştur. Günümüzde de eğitim sisteminin sosyalist bakış açısıyla değerlendirilmesine ve değişimine dair önerilere ihtiyacı vardır.
Kaynaklar
Sadrettin Celal Antel (1926). Maarif teşkilatı hakkında Bir Layiha. Yayına hazırlayan Dr. Niyazi Altunya. (2019)
Decroly sisteminin temelini, “hayatın içinde okul, okulun içinde hayat” anlayışı oluşturur. Bu sistem, gelişim düzeyi aynı çevrede yaşayanlardan farklı olan çocukların doğal hayat içerisinde eğitim almalarına odaklanmaktadır. Decroly sistemi, normal gelişim gösteren öğrencilerin standart okullarda sağladığı başarıdan daha yüksek akademik ve sosyal başarı sağlayabilmeleri için okulda çocukların kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ev ortamının oluşturulması gerektiğini vurgulamaktadır. Decroly bu kapsamda 1901’de evini, içerisinde doğal bir yaşam ortamı oluşturarak okul haline getirmiştir. Deneysel eğitim çalışmalarının yürütüldüğü bu okul, “Dr. Decroly Özel Eğitim Psikolojik Laboratuvar Enstitüsü” olarak isimlendirilmiştir. Decroly’nin uyguladığı sistem, bir toplu öğretim denemesidir. Sistemin odağında öğrenci ve araç-gereç toplulaştırması bulunmaktadır. Decroly’nin, yaşlarından öte ilgilerine göre öğrencilerin toplulaştırılarak eğitilmelerinden yana olduğu görülmektedir.