“Yaaa… dedi. “Gül bakalım. Sonra da itiraflarını dinleyelim. Bugün keyifli günümdeyim.”

Ona temizlikçi kadını anlattım. Ben anlattıkça benim yerime Baş komiser gülüyordu.

“Amma malın gözü kadınmış ha!” diyerek takdirlerini de esirgemiyordu ondan.

Anlatacaklarım bitince biraz düşündü, sonra sordu.

“Senin casus olmadığına nerdeyse inanacağım. Gerçekten bulmacacıysan burada bir bulmaca yap, görelim.”

Kağıt, kurşun kalem, silgi istedim. Anında verdi. Hemen kareleri çizdim. Bulmacayı beş dakikada denkleştirdim.

“Bravo be…” dedi. “Sadece bulmacacı değil, usta bir bulmacacıymışsın hem de.”

“Ayıptır söylemesi, öyleyimdir,” dedim.

Biraz düşündü.

“Demek bulmaca yaparak geçimini sağlıyorsun?” diye sordu.

“Aynen öyle,” dedim.

“Otur otur,” dedi. Sonuna “otur” demek aklına gelebilmişti. Zira ayakta dikilmekten tabanlarım şişmişti. Polisleri başından savdı. Sonra da bana dönüp sordu.

“İyi para var mı bu işte?”

“Hangi işte? Casuslukta mı?” diye güldüm.

“Bırak şimdi casusluğu,” dedi. “Bu bulmaca yapma işinde iyi para var mı?”

“O kadar iyi olmasa da üç beş kuruş geçiyor elimize,” dedim

“Yahu ben dangalağım!” dedi Baş komiser.

Şaşırmıştım.

“Estağfurullah,” dedim.

“Dangalağın dangalağım…” dedikten sonra sözünü sürdürdü. “Aybaşı gelsin diye gün sayıyoruz. Maaşı aldığımız gün tümünü biriken borçlara harcıyoruz. Elde kuruş kalmıyor. Sonra da sıkıntımızı unutmak için ya adam dövüyoruz, ya bulmaca çözüyoruz.”

Elini çenesine daydı. Dirseğini masaya… Bir yandan hayal kuruyor, bir yandan da söyleniyordu:

“Bulmaca çözeceğimize biz de bulmaca yapsak ya… Aile bütçemize katkısı olur. Benim hanım da benim gibi bulmaca hastası. Oğlumun edebiyatı iyi. Kızım kitapkolik. İyi bir bulmaca atölyesi kuracak kapasiteye sahibiz. İşi giderek büyütürüz. Kim bilir belki de sonunda istifa eder, kendimi tamamen bulmaca işine veririm.”

“Olur olur…” dedim. “Neden olmasın? Benim de sizinki gibi bir ailem olsaydı, ben de öyle hülyalar kurardım.”

Sordu:

“Bana bir kıyak yapabilir misin arkadaş?”

“Nasıl bir kıyak?”

“Bulmaca yaptığın gazetelerle, dergilerle beni tanıştırır mısın?

O hatayı yaptım. Tanıştırdım…

Baş komiserim, iyi bir bulmaca yapıcısı olduğunu kanıtladı. Eşini ve çocuklarını da konuda uzman olarak yetiştirdi. Emniyetteki işinden istifa etti. Evini bulmaca atölyesine dönüştürdü. Şimdi birçok gazetelerin bulmaca sayfalarını onlar hazırlıyorlar.

***

Ah ah ah… Gözün kör olmasın senin e mi temizlikçi kadın! Beni “casus” diye ihbar etmesiydin, bu bulmacacı komiserle tanışmayacaktım. Tanışınca onu bulmaca yapmaya özendirmeyecektim. O, bu işe kendini kaptırmaz, ben de işimden olmazdım.

Yine kaldık mı 600 liralık asgari ücrete?..

***

Eski dost Baş komiserime gitsem, beni yanıma eleman olarak alır mı acaba? Ücret konusunda hiç zorluk çıkartmam. Ne verirse eyvallah” derim.

***

Bugünlerde ne zaman emniyete yolum düşse, orada bütün polisleri, amirleri, komiserleri bulmaca çözerken görüyorum. İnanmayacaksınız ama dün Emniyet müdürünü de bulmaca çözerken gördüm.

Ne demezsin, umut dünyası işte.

Yakında hükümet, protestocu işçilerin, öğrencilerin üzerine tazyikli su, biber gazı sıkacak eleman bulamazsa hiç şaşmam.