Acı ve korkutucu bir tablo…

Ama ne yazık ki, bu tablo korkutmuyor aksine, galiba, daha çok tahrik ediyor.

Fakat!

Bunun bir yolu mutlaka olmalı.

Bu yol da bana göre polisiye tedbirlerden, takiplerden ziyade özellikle ailelerde, daha sonra da okullarda önemsenerek takip altına alınmasıdır…

Mutlaka anlamışsınızdır sözü nereye getireceğimi.

Dünkü gazetenizin manşet haberi, başlığı şöyleydi:

SOKAKLAR “BAĞIMLI” DOLU…

 

***

 

Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda belki, bu kadar değişik uyuşturucu cinsi yok turdu, ama yine de birkaç kalem bir şeyler vardı.

Ama biz değil herhangi bir uyuşturucu kullanmak, sigara dahi içmeye korkardık. Yakalanırsak vay halimizeydi.

Sigara içenlere imrenirdik. Özellikle Pazar günleri sinemalar iki posta olurdu. Sabahleyin başlar üç hatta dört film, öğleden sonra aynı filimler bir daha oynatılırdı. Biz de sinema büfelerinde taneyle satılan ya KÖYLÜ, ya ASKER ya İKİNCİ sigarasını alır filimler bitene kadar içerdik.

İş bununla biter miydi? Hayır! Ağımızın kokusundan sigara içtiğimiz anlaşılır diye ağız kokusunu giderecek şeyler yerdik. En kolayı bir bağ maydanoz alıp bunu paylaşmaktı arkadaşlarla. Bu İmren zamanla tiryaki olmamızı sağla, o başka.

 

***

 

Gaziantep Lisesi…

Hepsi rahmetlik oldu… Nur içinde yatsınlar. Ali Bilen, Ömer Arpacıoğlu, Baki Nalbant ve diğerleri…

Soğuk sıcak, kar yağmur dinlemezler. Kapıda tam tekmil dururlar. Kılık kıyafete; ayakkabıların boyasından pantolonların ütüsüne, boynumuzdaki kravatın düzgünlüğüne bakarlar. Ceplerimizi ararlardı…

Ne mi ararlardı?

Sigara ararlar, küçük cep çakısı ararlar.

Bizler bu gün bile belimizde değil silah, cebimizde çakı taşımaya korkarız.

 

***

Bu işin tek önleneceği yer aileden ve daha sonra da okullardan geçer. Kahvelerde özellikle öğrencilerin uğrak yeri olan kahvelerde sık sık denetlemeler yapılmalı.

Okulu bazen kırar, sinemaya giderdik. Filmin en heyecanlı yerinde, larpadak ışıklar yanar. Kapılarda birkaç öğretmen…

Okuldan kaçanları önlerine katarlar ve okulda da güzel bir dayak yedikten sonra doyasıya bir de nutuk dinlerdik.

Bütün bunlara rağmen aramızdan istisnalar çıkmadı mı? Çıkmaz olur mu?

Ama bu günkü gibi her tarafta bir “UYUŞTURUCU BAĞIMLISI” olmadı.

 

***

 

MEB yetkilileri siz el kadar bebelerin, çocukların dövmeleriyle, türbanlarıyla namazlarıyla, niyazlarıyla uğraşacağınıza…

UYUŞTURUCUYLA etkin bir şekilde MÜCADELE edin…

Bırakı herkesin dinini imanını. Herkes dinini imanını istediğince yaşasın. İsteyen ateist olsun isteyen Gayrı Müslim olsun.

Herkesin dininden imanından size ne?

Siz gençlerimizi şu uyuşturucu belasından ve de silah taşıma merakından kurtarın, bu belalara çözüm bulun.

Diğer şeyler teferruat.