İMDAT
Aylardan beri bu yasak uygulanıyor, salgının artmasının dışında değişen ne?
Ülke pek nadir yaşanan sıcaklıklarla kavruluyor yaprak kıpırdamıyor.
65 yaş üstüyüz ya…
Evinizde bir klimanız varsa, o yoksa bir vantilatörünüz varsa kullanıyor musunuz?
Sıkıysa kullanın…
İki gün sonra tüm vücudunuzda ağrılar başlar. Burnunuz akmaya, aksırmaya öksürmeye başlarsınız.
Eyvah!
Evin içinde deliler gibi dolanıp durursun. Serin bir yer ararsın.
Yok…
Ter ayrı bir bela, baş edemiyorsun. Varsa saçın, saçını her telinden, burnundan, çenenden şıp, şıp…
Üzerindeki atletin harita.
Ve…
Kentin cayır cayır yandığı bir vakitte…
“Ey 65 yaş ve üstü insancıklar… Canınızın çektiği şu-şu saatlerde maskenizi takarak, gerekli mesafeyi de kollayarak canınızın istediği şekilde çıkıp gezebilirsiniz!”
Hadi oradan!
Tıp adamları bangır bangır bağırıyor;” yaşlılar özellikler kronik hastalığı olanlar güneşin en yakıcı olduğu şu-şu zamanlarda kesinlikle evinizden dışarıya çıkmayın…”
Ve var olan kronik hastalığınızdan dolayı bir rahatsızlık hissettiğinizde hemen uzman bir doktorla görüşün…
Diyor!
Peki…
65 yaş ve üstü insancıklar için evlerinden çıkış saatleri = tıp insanlarının sakın şu saatler de evinizde dışarıya çıkmayın, bu sizin felaketiniz, ölümünüz olur, dediği zaman dilimi eşitleniyor!
Şimdi bir tarafın ancak bu saatlerde çıkabilirsin dediği…
Diğer tarafın aynı saatlerde kesinlikle evinizden dışarıya adımınızı dahi atmayın, bu sizin felaketiniz olur dediği…
Ve de eşitlenen bu sürede 65 yaş ve üstü insancıklar…
Hareketsizlikten, nerdeyse kan dolaşımının devre dışı kaldığı, kaslarının kaskatı kesildiği, kıkırdaklarının eridiği…
Sabahtan- akşama, akşamdan- sabaha kadar olmadık hesaplarla beyinlerinin hamur gibi yoğrulan ve de bunalıma giren, bu ruh haliyle de sandalyelerle masalarla kavga eder hale gelenler…
Bu dengeyi nasıl kuracaklar?
“Acaba bende virüs mü kaptım” şüphesiyle cebeleşen, beynini kemiren bu sualden kendimizi nasıl kurtaracağız…