10 Kasım’a bir haftadan az kaldı. Bu hafta sonu; yani Cumartesi günü, ülkemize cumhuriyeti getirerek bizleri muasır medeniyeti yakalayarak; laik, demokrasi nimetlerinden diğer uluslar gibi yararlanmamızın yolu açan büyük önder ATATÜRKÜN 74. Ölüm sene-i devriyesini yaşayacağız.

***

Günlerden Cumartesi…

Tüm resmi daireler, okullar hafta tatilinde…

***

Acep diyorum, bunlar büyük önderi anamamanın mazereti mi olur?

***

Saat 09.05 de bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde olduğu gibi yollarda trafik durur mu? Trafikte olan bütün araçlar saygı için kornalarını çalarlar mı?

Yollarda yürümekte olan insanlar sirenler çalmaya başladığında yolun ortasındaysa dahi olduğu yerde zıngadak durur mu?

Sirenler çalar mı?

Atatürk anıtlarına ölümünden duyulan üzüntüyü kanıtlamak için çelenkler konur, saygı duruşunda bulunulur mu?

***

Okullar hafta tatilinde olmasalardı:

Özellikle ilkokul öğrencileri hemen hemen bu mevsimde bolca olan Antep’te “garip” olarak bilinen çok güzel kokulu kasımpatı benzeri çiçekleri demet demet getirerek okullarındaki Atatürk anıtlarına, büstlerine saygıyla bırakırlar mı?

Okul müdürleri tüm öğrencilerini, okul bahçesinde toplar; Atatürk ve ülke için yaptıkları hakkında konuşmalar yaparak o büyük insanın ülke için ne büyük bir değer olduğunu o genç beyinlere nakış gibi işler miydi?

Sonra okulun jimnastik hocası (beden eğitimi öğretmeni) komutla tüm öğrencileri 3-5 dakika, her neyse saygı duruşuna davet eder miydi?

Ve çocuklar arasında her ne hikmetse kendini tutamayarak ve de utanarak gülenler olur muydu, acep?  

Ki; bizim zamanımızda biz bütün bunları yaşardık! Hatta Atatürk hakkında konuşmalar yapılırken ağlayanlar bile olurdu.

Bu gün bu hassasiyeti gösteren babayiğit öğrenciler var mı? Bilemem.

Varsa ki; ben olabileceğini sanıyorum. O gençleri alınlarından öperim.

***

Atatürk ve silah arkadaşları bu ülke için, öyle sıradan hafife alınacak işler yapmamışlardır.

Ülkemiz bu gün bir Mısır değilse, Lübnan değilse, Suriye değilse taassubun, recmin hüküm sürdüğü İran, Suudi Arabistan değilse… Ve bunlar ve diğerleri gibi, bir diktatörün zulmü altında inim inim inlemiyorsa; bunu Atatürk ve silah arkadaşlarına borçludur.

***

Günümüzde bu ülkelere gıptayla bakanlar olabilir. Dağlarda bizleri yıpratmak için uğraşanlar olabilir. Öyle bir şey varsa ki; bu ülke bütün bunları aşacak güçte; demokrasiye, laikliğe ve muasır medeniyetin nimetlerinin tadına varmış cumhuriyete inanmış insanlar ve vatanseverlerle doludur.

Ve ülkemde bu güç olduğu müddetçe de böyle art düşüncelerin başarılı olmaları mümkün değil. Bu “CUMHUR” gücü hepsini ezip geçecektir.

***

Ve bu ülkede Atatürk ilke ve inkılâpları, cumhuriyet ebediyen yaşayacaktır. Bundan zerre kadar şüphem yok!

***

Ebediyete intikal etmiş Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle ve şükranla yâd ederken Cenabı Haktan hepsine rahmetler diliyorum.

Mekânları Cennet olsun…