Yazmakta çok geç kaldım. Okullar 08 Haziran  2018 Cuma günü tatile giriyor. Yine de yazayım dedim.  Bu gün eğitimden, öğretimden, birazda öğretmenlerimizden söz etmek istedim. Cercis Çetin isimli bir öğretmen arkadaşım, bir okulda okul müdürü iken,  Almanya’ya eğitimci olarak gitmiş. Almanya’da bir süre çalıştıktan sonra, Almanya’dan yurda dönünce, Müdür olarak görev yaptığı okula öğretmen olarak tayin edilmiş.        Almanya’da sınıf öğretmenleri çocuklarla birlikte teneffüse çıkar, ders zili çalınca da,  çocuklarla sıra olup derse girermiş. Okul öğrencileri teneffüste, öğretmenlerin denetiminde hareket ederlermiş. Teneffüste yaramazlık yapan çocukları öğretmenleri denetlermiş. Sayın Cercis Çetin Hocamız, bu alışkanlığı burada da sürdürmekte iken, öğretmen arkadaşları bunu yadırgamaya başlamışlar. Cercis Çetin Hocamız bu olayı bana şöyle anlattı. Keşke bu yazımı okuma imkanı olsa da okusa. Fakat Cercis Hoca öldü mü? Yaşıyor mu? Onu da bilemiyorum. Ancak güzel hatırasını burada kaleme aldım.        Cercis Çetin Hocamız; Öğretmenler odasına giriyorum, bütün arkadaşların bana karşı suratları asık duruyor. Selam veriyorum, selamımı alan yoktur. Konuşmak istiyorum, herkes bana sırtını dönüyor. Ya kıymetli arkadaşlarım bana karşı bu haliniz nedir? Diye sorduğumda, “Sen yağcısın, yalakasın” dediler. Ben “Kime yağcılık, kime yalakalık yapıyordum?” Dediğimde de, “Müdüre, Müdür Yardımcılarına, Okul idaresine karşı yalakalık yapıyorsun” Dediler. Yaho ben müdürün odasına bile girmiyorum. Ben Almanya’da böyle gördüm,  böyle alıştım dedimse de, burası Türkiye, Almanya’da ki gördüklerini, tekrar Almanya’ya gidersen Almanya da uygularsın dediler. Ben geriye dönüş yaparak  kendilerine uymaya mecbur kaldım” Dedi. Aslında okul öğretmenleri Cercis Çetin Hocamızı kendilerine örnek almalılardı. Ben böyle düşünüyorum. Ama öğretmenlerimizin rahatı bozulur. Cercis Çetin hocamızı  örnek alırlarsa. Hal bu ki, güzel şeyleri, her yerde ve her zaman nazarı dikkate almamız gerekir diye düşünüyorum.        Saygıdeğer okurlarım; Okullarımız tatile  girmek üzereyken, ben bu yazıyı kaleme aldım. Aslında daha  erken yazmalıydım. Erken yazsam da kim okur, bu yazıya kim bakar? Kim dikkate alır? O da ayrı bir konu. Ama ben yinede yazmalıyım, yazmaya da devam etmeliyim diye düşünüyorum. Adını vermek istemiyorum. Okulun birisine yolum düştü. Öyle bir sahneye şahit oldum ki, Okul bahçesinde çocukların kovalaşıp, biri birisiyle yolmalaşmaları gözümden kaçmadı. Ne yazık ki, bu tabloyu okul idaresinden hiçbir kimse görmüyordu, Çocuklara hopörlörle ne yapıyorsunuz çocuklar diyen bir okul idarecisi ve öğretmen yoktu. Bu tablo beni çok üzdü. Ne olur bu çağrımı eğitimcilerimiz, öğretmenlerimiz, okul idarecileri azıcık duysunlar istedim.        Benim kızımın birisi de, bir lisede öğretmen. Ona her zaman söylerim. Çocuklar için gerekeni yapmasını. Hatta “ öğretmen sadece sınıfta öğretmen değil, her yerde öğretmendir, her yerde eğiticidir” Derim. Ve bu sözümü kızımın dikkate almasını isterim. Lütfen bu sözümü bütün saygıdeğer öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz de dikkate alsınlar istiyorum.        Saygıdeğer okurlarım, Her zaman ki dediğim gibi; Beni unutmayın, bir başka sohbet yazımda, bir başka zaman, sizlerle yine buluşalım diyorum. En güzel ve mutluluk doldu günler hep ve hepimizin olsun. Hoşça ve dostça kalınız.