Yapmayın çocuklar, etmeyin çocuklar, yanlışlara kanmayın, aldatılmayın dedik ikna edemedik.

Kazdıkları kuyuya düştüler, şimdi ise çıkamıyorlar. Yaptıklarından yüzleri kızarmalıdır ama kızarıyor mu bilmem?

Anayasa referandumunda övünerek “bu güne kadar dedikleri evetlerden zevk alamayan Memur Sen halk oylamasında verdikleri EVET oylarının kendilerine o kadar haz verdiğini gururla söylüyorlardı.”

Ya şimdi ne söyleyecekler bilmem.

Hükümet uluslararası toplantılarda Türkiye’nin ekonomik başarısıyla ilgili gerile gerile övünürken, toplu sözleşme masasında memura getirdiği teklifte, ekonomideki riskleri, bütçenin kısıtlarını, ekonomik hesapların bütçe kanunu ile birlikte yapıldığını söylüyor.

Eğer memurun istediği ya da istediğine yakın bir zammı vermesi halinde bir Yunanistan, bir İspanya olacağımızla tehditler savuruyor ve böyle bir harcama yapamayacağını teknik analizlerle anlatıyor.

 

4,5 milyon memur ve emekliyi ilgilendiren toplu sözleşme masasında 2012 yılı için yüzde 3+3, 2013 yılı için yüzde 2+3 zam öneren hükümet, resmi teklifinde bu oranları ekonomideki risklerle açıklıyor. Küresel ekonomide yaşanan ekonomik sıkıntılar sürerken, her fırsatta Türkiye ekonomisinin başarısını vurgulayan hükümet, konu memura gelince ekonomiyle ilgili iyimser konuşamıyor. Konuşmak istemiyor. Yoksa yan ve yandaşların çıkarları zedelenir.

 

Şimdi Memur Sen’e sormak gerekmez mi?

Gerile gerile memnuniyetinizi dile getirdiğiniz “Evet” oylarınız kimin işine yaradı beyler.

Hükümetin zam önerisini 'yok hükmünde' sayan Memur-Sen günaydın! İşte Üç günlük kahramanlık yapmanın sonuçları bunlar.

Kılıçdaroğlu diyor ki; “Memur Sen referanduma evet derken onları uyardık 'Sizi kandırıyorlar' dedik. Yine de evet dediler. Şimdi kandırıldık diyorlar. Eee günaydın... Bunlar üç gün kahramanlık yapıp sonra tıpış tıpış gidip toplu sözleşmeyi imzalayacaklar. Çünkü bunların kahramanlığı üç gündür.
- Bekir Coşkun için, 'Kaleminden pislik akıyor' diyen bir Başbakan var. Gerçek demokrasi ve özgür basın olsaydı bir Başbakan böyle bir laf edemezdi, medya o lafı ona yedirirdi. Recep Tayyib Erdoğan basın özgürlüğünün sınırlarını belirleyecekse o ülkede demokrasi yok demektir.”

Gerçekten de demokrasi olsaydı ne Erdoğan, ne de Hükümet bu şekilde bir tavır sergileyemezdi.

Memur Sen’in “EVET” oyları bu işi sonlandırmıştır. Çok çok 1 puan daha eklerler olur biter. Sonuç Hakem Kurulu. O da onaylar geçer.

Çünkü o da hükümetin atadığı bir uydudur.

İşte Memur Sen’in kazığı.

Çabalarınız boşuna gitmez inşallah!