Ebeveyn-çocuk ilişkileri açısından geçmişten günümüze en fazla kabul gören konulardan biri bütün ebeveynlerin, çocuklarını koşulsuz sevdikleri ve onlar için en iyisini düşündükleridir.
Oysa gerçekten durum böyle mi?
Bu genel kabulün dışında çocuklarımız, geleceklerini etkileyen kimi olumsuz davranışlarla da yüz yüze kalabiliyor. Bu olumsuzlukların başında özellikle zehirleyen ebeveyn davranışları veya toksik ebeveyn davranışları dediğimiz olumsuz ebeveyn davranışlarına da şahit oluyoruz!
Özellikle içinden geçmekte olduğumuz pandemi dönemi bu konuyu yeniden gündemin baş sıralarına getirmiş durumda. Pandemi döneminde deneyimlenen uzaktan eğitim süreci ve sonrasında yaşanan bir dönemlik yüz yüze eğitim süreci çocukların bu tür tehlikelerle de karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Bu dönemde hem uzaktan eğitimin yarattığı gerilimler, hem de ebeveynlerin çocuklarıyla daha çok ilgilenmek zorunda kalmaları zehirli ebeveyn davranışlarının da gün yüzüne çıkmasına neden oldu.
Neler mi yaşandı bu süreçte?
İşte bazı örnekler;
-İlki, birçok veli, çocuğunun ekran karşısında daha fazla performans göstermesi ve derslere daha fazla katılması için sevgisini kullandı, bu şartlar yerine gelmezse onu daha az seveceğini, ya da başarılı olunca daha fazlan sevgi vereceğini çocuklarına hissettirdi, gösterdi. Oysa sevgi koşulsuzdur, üzerinde pazarlık edilecek bir duygu, bir kavram değildir.
-İkincisi, kendileri mükemmelmiş gibi çocuklarının da mükemmel olmasını, her konuda kusursuz olmalarını bekledi, onları zorladı, yordu. Çocuklar bu süreçte gerçekten çok zorlandı. Psikolojileri kalıcı darbeler aldı.
-Üçüncüsü, kimi evhamlı ebeveynler, çocuklara özgürlük alanı tanımadı, her şeylerini kontrol etti, bağımsız çalışma alışkanlığı kazanmalarını engelledi, sürekli ekran başında çocuklarla birlikte oldu.
-Dördüncüsü, kimi veliler, çocukları için saçlarını süpürge ettiklerini, onlar için nelere katlandıklarını ve fedakârca birçok şeyden vazgeçtiklerini, onların da yanında defalarca anlattı. Sanki ebeveynlik fedakârlık değilmiş gibi!
-Beşincisi, sanki çocuklar bilerek ve isteyerek gereken performansı göstermiyormuş gibi kimi veliler çocuklarının performanslarına göre onlara darıldı, küstü! İletişimi kesti! Çocuklarla iletişimi bir silah gibi kullandı.
-Altıncısı, kimi veliler çocukların yapması gereken ödev ve ek çalışmaları onların yerine kendileri yaptı. Onlara yanlış yapma ve doğruyu bulma şansını çok az verdi.
-Yedincisi, kimi veliler çocuklarının, kendi istedikleri başarıyı yakalayamadığında, onları küçümsedi, şaka yollu “Beceriksiz, tembel vb.” ifadeler bile kullandı. Onları aşağıladı ve kişiliklerinde kalıcı yaralar açılmasına neden oldu.
Bu tür olumsuz davranışlar yüzü yüze eğitim sürecinde de devam etti, ediyor. Bu süreçte sınıf öğretmenleri ve rehber öğretmenlere düşen görev, velilere bu tür konularda rehberlik etmeleri, onlardaki bu tür davranışların en aza indirilmesine yardımcı olmalarıdır.