Uyanığın biri çıkıp da ‘’Nerden biliyorsun köpeklerin bakış açısını? Hehehehe!’’ demesin diye YANİ GALİBA demek zorunda kaldım! Tabi biliyoruz dediysek de her köpeğinki değil. Bahsedeceğim köpekler İvan PAVLOV adlı Rus bir bilim adamının deneyinde kullanılmış olan köpekler. Deney 1890’lı yıllarda yapılmış. Bağlamışlar bir köpeği, az biraz aç bırakmışlar, sonra yesin diye eti verirken zilde çalmışlar. Bu et+zil durumu belli bir zaman böyle gitmiş. Sonra et vermeden sadece zili çalmışlar, bir bakmışlar köpeğin ağzından salya akıyor. Normalde köpekler et görünce ağızlarının suyu akar ama bizim köpek farklı bir şey olup çıkmış, salya için zil bile yeter olmuş. Hayvancağız zili duyunca et gelecek zannetmiş ağzının suyu akmış anlayacağınız. Hatta İvan PAVLOV’un içeri girmesi bile bazen köpeğin salyasının akmasına yetiyormuş. Bu duruma da Klasik Koşullanma demişler. Bunu bir sürü köpekte denemişler sonuç aynı. Bu kadar vebale girip de çarpılmamışlar ya helal olsun!
Şimdi köpeğimize sorayım: ‘’Ya et yok, bir şey yok, bir zil sesine kanıp salya akıtmak neyin nesi?’’
KÖPEK: Abi ( Hadi bakalım köpeğin abisi de olduk!) öyle deme. Ben sizin bağlamanıza bir şey diyor muyum?
BEN: Ne alaka?
KÖPEK: Şimdi diyelim ki her şey normal, sen de bir sitede yazı okuyorsun ve tam o esnada bağlama sesi duyuyorsun. Efkarlanır mısın efkarlanmaz mısın? ( Bağlama sesi videosu mailto:https://www.youtube.com/watch?v=BrbQ7pnlEJM azıcık dinleyin bakalım efkarlanacak mısınız?)
TAHLİL: Kültürümüzde yüz yıllardır efkarlı/acıklı türkülerin bağlama eşliğinde söylenmesi, sadece bağlama sesini duyduğumuzda bile efkarlanmamıza neden olmakta.
BEN: Hadi adam bir kandırdı iki kandırdı diyelim ama sen maşallah kandıkça kanıyorsun.
KÖPEK: Abi diyelim biri karşında limon yedi, senin her seferinde ağzın sulanmaz mı?( Kemal SUNAL’ın limon yeme sahnesi mailto:https://www.youtube.com/watch?v=b9BmFTXbC0k bir çoğunuz aman ağzım sulanmasın diye tıklamayacaktır.)
TAHLİL: Limon yerken ağzın sulanması doğal bir durumdur. Limon yiyen birini izlerken ağzın sulanması ise öğrenilmiş bir davranıştır. Uzun süre limon yemezseniz limon yiyen birini gördüğünüzde artık ağzınız sulanmaz. Çünkü davranış unutulmuştur.
BEN :Hadi anladık zil ile eti beraber verdiler o kabul peki ya Pavlov’u görünce salya akıtmak nedir?
KÖPEK: Abi sevdiğin bir insandan hiç beğenmediğin bir hediye aldın mı, mesela gömlek gibi?
BEN: Evet.
KÖPEK: O beğenmediğin gömlek seni mutlu etti mi ?
BEN: Evet.
KÖPEK: Neden?
BEN: ???
TAHLİL: Bitişiklik kuramına göre bitiştirdiğimiz şeyler artık birbirini hatırlatır. Yumoş Deterjan reklemında sevimli yumuşacık bir ayı havluların üstüne düşer. Bu da bizde Yumoş markasını sevimlilik ve yumuşaklılık ile birlikte hatırlamamıza neden olur. Ünlülerin reklamlarda oynatılma mantığı da benzerdir. Sevilen birinden gelen bir şeyi benimsemesek bile kabüle daha yatkın oluruz.
KENDİ YAZIMDA KÖPEĞE YENİLDİM YA DAHA NE DİYEYİM, KALIN SAĞLICAKLA!
KÖPEKLERİN HAYATA BAKIŞ AÇISI YANİ GALİBA!
Uyanığın biri çıkıp da ‘’Nerden biliyorsun köpeklerin bakış açısını? Hehehehe!’’ demesin diye YANİ GALİBA demek zorunda kaldım! Tabi biliyoruz dediysek de her köpeğinki değil. Bahsedeceğim köpekler İvan PAVLOV adlı Rus bir bilim adamının deneyinde kullanılmış olan köpekler. Deney 1890’lı yıllarda yapılmış. Bağlamışlar bir köpeği, az biraz aç bırakmışlar, sonra yesin diye eti verirken zilde çalmışlar. Bu et+zil durumu belli bir zaman böyle gitmiş. Sonra et vermeden sadece zili çalmışlar, bir bakmışlar köpeğin ağzından salya akıyor. Normalde köpekler et görünce ağızlarının suyu akar ama bizim köpek farklı bir şey olup çıkmış, salya için zil bile yeter olmuş. Hayvancağız zili duyunca et gelecek zannetmiş ağzının suyu akmış anlayacağınız. Hatta İvan PAVLOV’un içeri girmesi bile bazen köpeğin salyasının akmasına yetiyormuş. Bu duruma da Klasik Koşullanma demişler. Bunu bir sürü köpekte denemişler sonuç aynı. Bu kadar vebale girip de çarpılmamışlar ya helal olsun!
Şimdi köpeğimize sorayım: ‘’Ya et yok, bir şey yok, bir zil sesine kanıp salya akıtmak neyin nesi?’’
KÖPEK: Abi ( Hadi bakalım köpeğin abisi de olduk!) öyle deme. Ben sizin bağlamanıza bir şey diyor muyum?
BEN: Ne alaka?
KÖPEK: Şimdi diyelim ki her şey normal, sen de bir sitede yazı okuyorsun ve tam o esnada bağlama sesi duyuyorsun. Efkarlanır mısın efkarlanmaz mısın?( Bağlama sesi videosu mailto:https://www.youtube.com/watch?v=BrbQ7pnlEJM azıcık dinleyin bakalım efkarlanacak mısınız?)
TAHLİL: Kültürümüzde yüz yıllardır efkarlı/acıklı türkülerin bağlama eşliğinde söylenmesi, sadece bağlama sesini duyduğumuzda bile efkarlanmamıza neden olmakta.
BEN: Hadi adam bir kandırdı iki kandırdı diyelim ama sen maşallah kandıkça kanıyorsun.
KÖPEK: Abi diyelim biri karşında limon yedi, senin her seferinde ağzın sulanmaz mı? ( Kemal SUNAL’ın limon yeme sahnesi mailto:https://www.youtube.com/watch?v=b9BmFTXbC0k bir çoğunuz aman ağzım sulanmasın diye tıklamayacaktır.)
TAHLİL: Limon yerken ağzın sulanması doğal bir durumdur. Limon yiyen birini izlerken ağzın sulanması ise öğrenilmiş bir davranıştır. Uzun süre limon yemezseniz limon yiyen birini gördüğünüzde artık ağzınız sulanmaz. Çünkü davranış unutulmuştur.
BEN :Hadi anladık zil ile eti beraber verdiler o kabul peki ya Pavlov’u görünce salya akıtmak nedir?
KÖPEK: Abi sevdiğin bir insandan hiç beğenmediğin bir hediye aldın mı, mesela gömlek gibi?
BEN: Evet.
KÖPEK: O beğenmediğin gömlek seni mutlu etti mi ?
BEN: Evet.
KÖPEK: Neden?
BEN: ???
TAHLİL: Bitişiklik kuramına göre bitiştirdiğimiz şeyler artık birbirini hatırlatır. Yumoş Deterjan reklemında sevimli yumuşacık bir ayı havluların üstüne düşer. Bu da bizde Yumoş markasını sevimlilik ve yumuşaklılık ile birlikte hatırlamamıza neden olur. Ünlülerin reklamlarda oynatılma mantığı da benzerdir. Sevilen birinden gelen bir şeyi benimsemesek bile kabüle daha yatkın oluruz.
KENDİ YAZIMDA KÖPEĞE YENİLDİM YA DAHA NE DİYEYİM, KALIN SAĞLICAKLA!