YÜK ALIRKEN YÜK OLMASIN...

Yanlış anlaşılmalara neden olmaması için yine baştan söyleyelim meramımızı;

Bu, sanayi bölgeleri ve kuruluşlarını eleştiri yazısı değildir. Ama sanayi şehri olacağım derken plansız, programsız sanayileşme çabalarına tepki yazısıdır.

**

Sayın Vali, “Organize Sanayi Bölgesi, bu şehre yük olmuyor, yük alıyor” açıklamasını yapmış.

Üretim bölgeleri, her zaman şehirlerin kalbi olmuştur. Şehrin gelişmesinde ana aktörlerden birisi de OSB’lerdir.

Ancak Gaziantep için konuşacak olursak; Artık Sayın Vali’nin dediği gibi sadece yük almıyor. OSB’nin şehre ciddi yükleri de olduğu bir gerçek.

Gaziantep, 6 organize sanayi bölgesi, Körkün ve Kilis Polateli Sanayi Bölgeleri ile sanayi şehri unvanını sonuna kadar hak ediyor.

Ancak Gaziantep’in sanayisi, hormonlu büyüyor. Katmadeğer yaratan ürünler, yeşil enerji, çevre dostu üretim, Gaziantep sanayisine çok uzak…

Onun yerine “O, yapmış, çok da kazanmış. Ben de yapayım” anlayışı, yön veriyor yatırım planlarına…

**

OSB, bu şehrin yükünü istihdam anlamında alıyor. Yeni yatırımlar, yeni iş imkanları yaratıyor. Ancak istihdam dışında, hangi yükünü alıyor bu şehrin?

Mesela Sacır Deresi’nin bir türlü temizlenememesinin yükünü kim almalı?

Sorumsuz sanayi kuruluşlarının, maliyet nedeniyle arıtma sistemlerini kullanmaması, bu şehir için, bu doğa için bir yük değil mi?

Yine aynı şekilde Aktoprak’ta, tarım arazilerine fabrikalar yapılmasının yükünü, kim çekecek daha sonra?

O bölgedeki çiftçiler, “tarım arazilerimize dokunmayın” diye feryat ediyor. Ancak seslerini duyan yok.

Kilis-Polateli Sanayi Bölgesi’nin bölgeye katacağı değerler konuşuluyor da doğadan götüreceklerini kimse ağzına almıyor.

**

OSB Başkanı Cengiz Şimşek, aynı törende 250 bin istihdamı 350 bine çıkarmayı hedeflediklerini dile getiriyor. 100 bin yeni istihdam, yeni konut ihtiyaçları demek. Su, elektrik tüketimlerinin artması, yeni yollar, yeni altyapı yatırımları demek.

Sanayicinin ucuz işgücü diye savunduğu 500 bin Suriyeli göçmenin yükünü, bu şehir çekmiyor mu aynı şekilde?       

Artan kiralar, çekilmez hale gelen trafik, ulaşım sorunları…

Sadece ticaret odaklı anlayışla, gitgide daha kozmopolit bir hale gelen bir şehir ve kaybedilen sosyal, kültürel değerler…

Mesela OSB’ler kültürel, sosyal anlamda hangi yükünü alıyor bu şehrin?

**

Yukarıdaki sorunların sorumlusu sanayiciler değil tabii.

Ancak dünyanın, tarımın önemini bir kez daha kavradığı bu dönemde, sanayi bölgelerinin sayısını plansız bir şekilde arttırarak, şehrin yükü alınmıyor artık.

Yerinde tarım ile gıdaya kolay ulaşım ve maliyetlerin indirilmesinin konuşulduğu süreçte;

Gaziantep, tarım konusunda aynı üretim başarısını gösteremiyorsa,

Verimli topraklar üretim değil yatırım için, rant için ediniliyorsa, bir kere daha düşünmek gerekiyor yük alma meselesini.

Belçika’dan getirilen bilmem kaçıncı tezgahın ödemesini yapmak için, işçilikten kısarak, doğayı göz ardı ederek de yükü alınmıyor şehrin.

Tam tersine, kazandırdıklarının yanında kaybettirdikleriyle yük olmaya da başlıyor…