Bu gün yoksulluğun ,hangi boyutlara çıktığını görmek için sokaklara inerek emeklisinden, asgari ücretli işçisine ,çalışandan, esnafına, orta ölçekli sanayicisine kadar insanların bir arayış içerisinde olduğunu görmemek elde değil. Zaten ‰35’lik bir kesim var ki onlar için fark eden bir şey yok. Devletin bütün nimetleri emirlerinde, yeter ki istesinler.
İlimizde işsizlik başlı başına bir sorun, işveren işçi bulamıyorum derken, işsizler iş bulma da zorlandıklarını söylemeleri ile ortada bir çelişkinin olduğu gibi işsizlerin çoğunluğunu, lise mezun olmayan veya yaş ortalaması nedeni ile 30 yaş üzerinde olanlardır. Buna birde, ilimizin şu an bile göç almaya devam etmesi ve son aylar da Suriye’den gelen sığınmacıların çok iş yerinde düşük ücretle çalışmaya başlamaları gibi, nedenlerden oluşan, işsizlik sonucu yoksulluğun artması, hani her zaman söylediğim bir söz vardır. Yoksulluk suçların anasıdır, doğurdukça doğurur.
İşte bu kıyasla yola çıkarak edindiğim bilgiler sonrası cezaevlerinin tıklım tıklım dolduğu ve ceza evlerine ek binaların yapılmaya başlanması ve yeni ceza evlerinin yapılması için yapılan planlar, ancak yeni cezaevleri yerine yeni fabrikalar ve eğitime daha fazla önem verilse, çalışan kesimler ile asgari ücret emekliler ve özellikle kendi ayakları üstünde durmak isteyen esnaf sanatkar kesimlerinin üzerlerindeki yükün hafifletmeye gidilse, belki de bu ülkede olduğu gibi ilimizde de yoksulluk ve suç oranlarının yükselmesi önlenebilir.
Bu güne kadar gerek siyasi, hayatın içerisinde, gerekse esnaflık deneyimlerim ile yazarlığımdan yola çıkarak, Kent Konsey temsilcisi olarak yaptığım araştırmalar sonucunda vardığım, netice şunu gösteriyor. Gerek ülkeyi yönetenler gerekse büyük sanayi kolları ile yerel yönetimler (özellikle)Belediyeler halkın isteğine cevap veremiyor.
İllerde bütün kesimleri kapsayacak şekilde danışma kurulları oluşması ile ortadan kalkar. Tabi birilerinin hesabına gelirse, aslında çok söylenecek söz var ama ben bilirimin hakim olduğu şu ortamda kimseye anlatmak mümkün değil.