VERİLEN MESAJLAR

Başbakan bir iki gün önce bilindiği üzere Gaziantep’te idi.

Bu arada da çeşitli konularda mesajlar verdiler.

 

***

 

Kürt sorunu yoktur.

Böyle bir şey tanımıyorum, diyerek Kürt yurttaşlarımıza:

Tutturmuşlar Kürt sorunu. Ben Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum.  Kürtçülüğe hatır.

Günümüz BDP’li parlamenterlere: Bazıları rahat durmuyor. Yahu ne oluyor sana, otur oturduğun yerde. Milletvekili olmak mı istiyorsun? Cumhurbaşkanı olmak mı istiyorsun? Ne istiyorsan ol.

Ve yerden göğe kadar haklı bir ifade. Milletvekili de olabiliyorsunuz, cumhurbaşkanı da…

Doğru söze ne denir.

“Ve daha ne istiyorsunuz?” diye sorulur.

 

***

 

Nizip’te Suriyeli sığınmacılara hitaben:

Suriye halkı zulme karşı direniyor. Suriye halkı haklarını ellerinden alan diktatöre karşı haklarını geri alma mücadelesi veriyor…

 

***

 

Peki Arasa da dilenip, Kale altında dağıtmanın âlemi ne?

 

***

 

Ülkemiz Suriye deki çatışmalardan kaçarak ülkemize sığınan 220 bine yakın sığınmacılara 500 milyonun doların üstünde bir harcama yapmış.

Birleşmiş Milletler ve diğer 13 ülkeden gelen yardımlar ise 33 milyon 508 bin dolarmış.

 

***

 

Birleşmiş Milletler teşkilatına ve diğer yardım vadeden ülkeler sormak gerekmez mi, sizin sözünüz bumuydu diye?

 

***

 

Garibimin nasıl yüreği yanmış ki; o kalabalığın arasından sesini duyurdu.

“Şubat ta atama yoksa oy da yok!”

Ve aldığı cevap… Gizlenen kelimeler arasındaki mesaj gayet açık.

“Sağ ol, o oy senin olsun. (…) Al o oyu kendine sakla. Tamam. Kendine sakla. Sen vermen gereken yere ver. Bize kimlerin oy vereceği belli. Bak burada görüyorsun. Sen kendine sakla…

 

***

 

Ekonomide bir gerçek var. Sen kuruşlara sahip ol, liralar kendilerini kurtarır.

 

***

 

Ama başbakan öyle inanmış ki; artık kuruşların kendileri için bir önemi kalmamış.

Böyle kafa tutan oylara hiç gerek görmüyor.

Nasıl olsa, büyük oylar çantada keklik…