Türkiye çapında Gelir vergisi rekortmenleri açıklandı. İlk 10’un 6’sı Koç Ailesinin fertleri. İlk 100’de Gaziantep’ten kimse yok!
xxx
Vergi rekortmenlerini belirlerken, en çok vergi verenlerin değil, toplam Gelir Vergisi içerisinde, en çok hangi grubun vergi ödediğinin önemli olduğudur.
Bir yılda toplanan Gelir Vergisi içerisinde, en büyük payın sanayiciye mi, tüccara mı, esnafa mı, çiftçiye mi, işçiye mi olduğunun açıklanması, vergi yükünün hem göstergesi hem de grup olarak vergi şampiyonunu gösterir.
xxx
Ülkemizde vergi rekortmenleri olarak açıklanan kişilerin ödeyecekleri vergiler, tahsil edilecek toplam Gelir Vergisi içerisinde binde 7’dir.
Diğer taraftan işçilerin ödediği Gelir Vergisi, toplam Gelir Vergisi’nin yaklaşık (%66) yüzde 66’sıdır.
xxx
Çok kazanan, elbette fazla vergi verir. Asıl olan az kazanıp, grup olarak çok vergi verenlerdir. Bu bakımdan gruplar nazara alındığında, Gelir vergisinin yaklaşık %66’ını işçiler, %34’ünü de sanayici, tüccar, esnaf, çiftçi ödemektedirler.
xxx
Adet edinildiği gibi vergi rekortmenlerinin açıklanması, enflasyonun açıklanmasına benziyor.
Gerçek ve sanal enflasyon!
Piyasaya çıkıyorsunuz, ihtiyaç duyduğunuz malların fiyatları sizi şaşırtıyor. Bir ay önceki gelirinizle alabildiklerinizi bu ay alamıyorsunuz. Gerçek bu iken, ilan edilen enflasyonla hiç alakası olmuyor.
Çünkü emeğe verilecek ücretin daima asgari sevide tutulması isteniyor. Bu sebeple de, fiyatı artmayan veya çok az artan mal ve hizmetler, enflasyon sepetine konuyor.
Çünkü enflasyon düşük tutulmalı, ücretler fazla artırılmamalıdır ki krizden biraz daha uzak durulabilsin.
xxx
Eğer gerçek enflasyon için ihtiyacı elzem olan mallar sepete konsa; bu orana göre asgari ücret artırılsa, işçi gurubunun Gelir Vergisi içindeki payı %66’yı da geçer.
Yükle yükü, nasıl olsa iş için bekleyen çok!..
xxx
Yazıya bir temel fıkrası ile son verelim:
Bölük Komutanı Temel’e sorar:
-Temel! Söyle bakalım İslam’ın şartı kaçtır?
-Kırktır komutanım!
Bu cevabı duyan komutan Temel’i bir hayli ıslatır.
Arkadaşları Temel’e:
-Temel hiç İslam’ın şartı kırk olur mu beş deseydin?
-Yahu kırk dedik bu kadar dayak yedik; beş deyip daha çok mu dayak yeseydik.