VEKİL

 

Yine TDK sözlüğünden tam anlamına bakalım.

 “Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.”

Bu tanıma göre, birilerini sizin için iş görmesi, icraatta bulunması için vekil tayin edersiniz.

Verilen vekalet, iş görme yetki belgesidir.

**

Vekil denince akla, ilk önce Milletvekili gelir doğal olarak…

Tanımı gayet açık; Milletin Vekili

Son dönemde bizim yerimize, parti genel başkanları belirlese de alışagelmiştir Milletvekili söylemi.

Halbuki kelime anlamından artık o kadar uzaklaştılar ki...

Vekil edildikleri şehri değil, parti programlarını önceliklerine koyuyorlar.

Vekili oldukları milletin değil, partisinin haklarını savunmak, birinci görevleri oluyor.

Millet adına, yeri geldiğinde hesap soran olmak için vekil olmuşken, atanmış bakanlara, başkanlarına ricacı pozisyonundan milim sapmıyorlar.

Yasama görevini ise çoktan unutmuşlar.

**

Millet, görev tanımlarından çıkmış. Vekil sözcüğü bir anlam ifade etmiyor. Belki de millet bir şey ifade etmiyor onlar için.

Öyleyse farklı bir şekilde tanımlamak gerekiyor bu yeni pozisyonu.

Temsilci olabilir mesela. Mensubu bulundukları partinin şehir temsilcileri olabilirler.

Aracı unvanı da uygun aslında. Bakanlara milletin taleplerini iletmek dışında ellerinden bir şey gelmediği için.

Belki de Hatip demeli. Konuşmak dışında bir icraatları olmadığı için... Üstelik sırf Arapça kökenli kelime diye hoşuna da gidebilir bir kesimin.

**

Ya da;

Cumhurbaşkanı unvanının önünden cumhuru kaldırıp “Başkan” yapmayı denediğimiz gibi,

Milleti kaldıralım, sadece vekili bırakalım.

Kimin vekili oldukları muallakta kalsın. Mevcut duruma uygun olsun.

Millet, vekilim var diye umut bağlamasın.

Hem bakarsınız, belki bir gün milleti hatırlarlar.

O zaman millet de belki tekrar adını ekler unvanlarının önüne…

**

Vekil konusu nereden mi çıktı?

Haluk Levent’in Migros işçileri için arabulucu olduğunu ve sorunun çözüldüğünü duyunca, vekil olarak bu ülkeden maaş alanlar neredeydi, sorusu geliyor insanın aklına.

Tatildelerdi tabii. Meclisin açılmasını bekliyorlardı. Henüz genel başkanları da o soruna dikkat çekmemişti…

İşinize gelmediğinde, işini yapsın diye trollediğiniz sanatçıya kaldı, sorunu çözüme ulaştırmak.

Sanatçı işini yapsın, asker işini yapsın, o işini yapsın, bu işini yapsın…

Aman kimse, biz varken söz söylemesin, siyaset yapmasın.

İyi güzel de

Ahkam kesmek dışında siz ne zaman işinizi yapacaksınız?