Aramızda süper taşıyıcılar olduğu söyleniyor. Hiçbir belirti göstermiyor. Ama taşıyıcı ve bulaştırıyor. Bir yerde İrlandalı, Mary’nin hikayesini okumuştum.
Olay 1900’lü yıllarda geçiyor. Hikâye özetle şöyle;
“Tifolu Mary” lakaplı İrlandalı, ABD’ye göç eder ve yerleştiği kasabada bir süre sonra tifo salgını başlar! Araştırılmaların neticesinde salgının, Mary’nin aşçı olarak çalıştığı zengin evlerinde görüldüğü tespit edilir. Uzun araştırmalar sonunda bu belanın kaynağının aşçı Mary olabileceği kanaatine varılır.
Neticede Mary’e test yapmaya karar verilir.
Netice…
Tifo testi POZİTİF…
Ama Mary’i de herhangi bir tifo belirtisi yok, ama aslanlar gibi TAŞIYICI…
Bu süre zarfında ilaçla tedaviye çalışılır. Ama bu da hiçbir işe yaramaz, çünkü safra kesesi devamlı bakteri üretmektedir.
Mahkemeye başvurarak karantinanın kaldırılmasını ister. Mahkeme de: Bir daha aşçılık yapmaması şartıyla karantinayı kaldırır. Mekan değiştirir…
Ama Mary mahkeme kararına uymayarak sahte kimlikle bir hastanenin hem de doğumevinde yeniden aşçılığa başlar.
Mary geçinebilmek için çalışmak mecburiyetindeydi.
Mary çalışmaya başladıktan iki ay kadar sonra yaşadığı kentte tifo salgını baş gösterir.
Yine bilim insanları yıllar önce olduğu gibi hastalığın izini sürerek Mary’e ulaşırlar!
Ve Mary yeniden yargılanarak mahkeme kararıyla bir başka adadaki hastaneye gönderilir.
Tam 23 yıl bu adada karantinada kalır. Mary insanlık tarihinin böylece en uzun karantina hayatı yaşayan insanı olmuş.
1938 tarihinde 69 yaşında vefat ediyor.
Ölüm nedeni…
Zatürree…
Mary yıllarca taşıyıcılığını yaptığı, beklide binlerce kişinin ölümüne sebep olan tifodan ölmemişti!
Otopsi yapıldı.
Safra kesesi halen canlı tifo bakterileri üretiyordu.
Demem o ki, hastalık taşıyan kişilerin insan haklarını hiçe sayma hakları yoktur!
Günümüzde test sonucu pozitif çıktığı halde hastalık belirtisi göstermeyen bireylerin ahalinin arasına karışmasına bir şekilde mani olunmalı, bu bir şekilde önlenmeli…
Bu beladan kurtulmanın yolu şimdilik maske, hijyen, sosyal mesafe …