Hemen herkes günlük hayatında sıkça karşılaştığı bazı konular hakkında, endişe, evham ve takıntılara sahip olabilir. Çoğu insan ortaya çıkan bu duygularla baş edebilir ve bu duyguların hayatlarını etkilemelerine izin vermeden çözüme ulaştırabilir. Fakat bazı bireyler gerçeklik duygusunu kaybetmeden doğru olmadığını bilmesine rağmen bu takıntılı düşüncelere sahip olabilir ve içinde bulundukları bu durum gün geçtikçe saplantı haline dönüşebilir. İnci, takıntılı düşünce ve dürtüler manasına gelen obsesyon ile yineleyici zihinsel eylemler ve davranışlar biçiminde seyreden kompulsiyon davranışları bir araya gelerek bu hastalığa neden olabildiğini ifade etti. Günümüz toplumlarında görülme oranında hızla artış gösteren obsesif kompulsif bozukluk hastalığının her 50 kişiden birinde rastlanabildiğine değinen Uzm. Dr. İnci, saplantı hastalığının ergenlik dönemini, hatta 2-0 ile 30’lu yaşları da içine alan OKB’nin çocukluk dönemi de dahil her yaşta görülebildiğinin altını çizdi.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Rıfat İnci, "Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), takıntılı düşüncelerin günlük hayatı, hatta yaşamsal aktiviteleri etkileyecek düzeye gelmesi sonucu ortaya çıkan ruhsal bir hastalıktır. Obsesyon, yani kişinin zihninde uzaklaştıramadığı fikir, düşünce ve dürtüler, kişinin isteği dışında gelişir. Kişi bunları mantık dışı olarak değerlendirse de düşünmekten kendini alamadığı için yoğun sıkıntı yaşayarak huzursuzluğa ve dolayısıyla anksiyeteye sahip olur. Obsesyonların oluşturduğu huzursuzluğu ve sıkıntıyı ortadan kaldırmak amacıyla da yineleyici davranış ve zihinsel eylemler geliştirir. Kadınlarda daha sık olarak görülen obsesif bozukluk erkeklerde genellikle erken yaşlarda oluşur. Hastalar hastalıklarını gizlemeleri veya hastalığın uzun süreli olması nedeniyle bunu kabullanmeye başlayarak hekime başvurmaktan çekinmektedirler. Kliniğimize başvuran hastalarda en yaygın obsesyon belirtileri ise, Aşırı kuşku neticesinde gelişen sürekli güvende hissetmek ihtiyacı, örneğin evinin kapısını kilitlediğinden emin olamayan kişi, kapıyı tekrar tekrar kontrol etmektedir. Simetri, düzen ve kusursuzluk dürtüsü ile gelişen düzen obsesyonunda ise kişi evdeki tablo, tabak bardak gibi nesneleri kusursuz biçimde ve belli bir düzen dahilinde yerleştirmeye çalışır ve bunun için ise saatlerini harcayabilir. Bu tür kişiler eşyalarının başkaları tarafından kullanmasına izin vermediği gibi karıştırılmasına da direnç gösterirler. Dini obsesyon belirtileri ise, tanrıya karşı yanlış bir şey söylemekten korkan biri, sayıları onar onar geriye doğru sayarak sıkıntısını hafifletmeye çalışır. Sayma obsesyonuna sahip kişiler gördükleri her şeyi saymaktan kendini alamaz hatta bazı sayıların uğur getirdiğine, bazılarının ise uğursuz olduğuna inanır ve uğursuz sayıyı uğurlusu ile uzaklaştırmaya çalışır. Pek çok kişi de obsesyon ve kompulsiyonlarını oluşturan nedenlerden uzak durmaya çalışır örneğin, insanlarla el sıkışmaktan kaçınma ya da sosyal açıdan kabul edilmez bir davranışta bulunmaktan ya da rezil olmaktan korkma, Hata yapmaktan korkma gibi durumlarla karşı karşıya kalabilmektedirler’’ diye konuştu.
Medical Park Gaziantep Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Rıfat İnci, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) rahatsızlığının nedeninin tam olarak anlaşılmadığını fakat biyolojik ve psikososyal bir takım etmenlerin saplantıya neden olduğunu hakkında literatür incelemelerinin olduğunu kaydetti. İlaç ve psikoterapi yönteminin yan ısıra ilaç ve davranışsal terapi ile bu hastalık hakkında iyi sonuçlar alınabildiğini açıkladı.