SOKAKTA BULUNAN NAMUS

İlle de boş bir meydanda kendine benzer iki lavuk bulunca her bi’şeye ahkam keser, sokakta bulup da üzerine cuk oturttuğu namusla namuslanan zat.

 Hükümeti devirmesi bir dakika, yeniden kurması üç saniyedir.

Arkası yaralıdır. Kimseye belli etmemek için iki elini arkasına bağlayıp ağa görünmeye çalışır zındık.

 Arkası yaralı olduğundan hep arkadan vurma planları yapar.

Sokakta bulup üzerine cuk oturttuğu namusla namuslanmıştır çünkü.

 

Sinsidir. Kendi yapmak istediği şeyi başkasına yaptırır. Maşalar harcanır. Kendisi paşa olur. Birazı maşa birazı paşa olur bu sokak namuslularının.

 

Özünden namuslu kişi selam verdiğinin açığını kapatır. Ayıbını örter.

Sokak namuslusu bu muhteremler açık arar. Ayıp açar.

Namusu sokakta bulmuştur çünkü, yarın gene bulur. Özünde olmadığı için, bugün ağanın namusuyla namuslanmışsa yarın azap namusuyla da namuslanabilir. Farketmez ona biri gider biri gelir. “USTA”nın namusu olmazda başka bir namus olur. Her türlüsünü giyip çıkarmaya hazır bir muhteviyat içerir çünkü.

 

İki kişiyi biribirine düşman etme bunlar için bir sanat olmuştur. Ara bulmaz, bozmak için ellerinden geleni yaparlar. Atalar söylemiştir: “İnsan çocuğu ara yapar” diye, bunların özüne ters düşer ara bulmak.

 

Eline bakanın eteğine bakar. Yardıma muhtaçtır. El açmıştır. Onu tuzağa çekmek için her film fırıldağı çevirir çember kılıklı. Bayan eleman çalıştırır. Arzusuna ulaşmadı mı yol verir. Bayan müşterisi gelir. Hürmetinde bir kusur bulamazsın. Sanırsın ki, kırk yıldır görmediği yareni gelmiş. Eli ayağına dolanır. Ne yapacağını ne edeceğini şaşırır.Dürüstlükle kahpelik arasında gider gelir. Dürüst olmaya çalışır bir türlü beceremez. Yüzüne gözüne bulaştırır.

Özü kahpedir puştun. Özüne döner.

 

Her fırsatta mağduru oynar. Ezildim-büzüldüm-düzüldüm senaryolarının oscarlı aktörüdür. Hakkı ol-ma-yan bir şeyi kendine vermediklerini anlatırken büzülür de büzülür. Dinleyenin gözüne yaşlar düzülür.

İşte tam o an hedefe kitlenir sokak namuslusu avı yenecek hale gelmiştir artık.

Rol yaptığını anladıysan eğer, en büyük düşmanı sen olursun. Açık vermiştir çünkü, açığını biliyorsun. İşte o an yandın başlar iftiralar senin için. Yalanların bini bi para olur artık. Haklı çıkarmak için kendini başka yolu kalmamıştır.

 

Aş ekmek hatırına taklit yapmaya kalkar, gazino pistine benzer bir yer bulup iyi deşarj olamayan insanlara oyun sergiler. Onu da beceremez soytarı gibi meydanda kalır çoğu zaman. Ama vazgeçmez huyundan.

 

Kulakları daima dikine durur. Alıcıları açıktır. Yanaşırda yanaşır.

Yanaşmaya yakışanda budur.

 

Her zaman rahat görünümlüdür.

Tavrı hareketleri onu hep öyle gösterir. Eleğe dönmüş karakterinden bihaberken, ununu eleyip eleğini asmıştır sanki. İçinde fırtınalar kopar. Fitneden fesattan geri kalmaz.

Bunların bazısı namazda kılar. Daha camiden dışarı adımını atar atmaz başlar Ahmetin evinden mehmetin işinden hasanın avradından dem vurmaya.

 

Neden öyledir bilinmez, insan bedavadan bulduğu bir şeye kıymet vermez hiçbir zaman. Sokakta bulunan her şey, onu bulana kıymetsiz gelmiştir. Değerini bilmez.

 

Bir ana pazarda çocuğunu kaybetse, onu bulduğunda bağrına sımsıkı basar.

“yavrum” der, “seni ben sokakta mı buldum”.

 

Ahlak-namus-şeref-haysiyet kişiye özünden gerekir.

Sokakta bulup üstüne giyenlerin üzerinde eğretidir her zaman.

 

Özünde bu kavramları barındıran insana paha biçilmezdir.

Ne paraya, ne makama ne de herhangi bir çıkara değişmez:

“KİŞİLİĞİNİ, ONURUNU, ŞEREFİNİ, NAMUSUNU” ve samimiyetinen ödün vermez hiçbir zaman, dürüstlüğünü muhafaza eder.

 

Dedim ya, zaten bunlarda onu ilgilendirmez.

Sokakta bulup üzerine cuk oturttuğu namusla namuslanmıştır çünkü….