Altay’a 4 atmış takıma övgüler düzmek için yarışa girmiş bazı “skor” yorumcuları.
Tehlike çanlarını yakından hissetmeye başlayan Erol Bulut, takıma küçük dokunuşlar yapmıştı nihayet.
Solda Tosca ve yavaş yavaş iyileşen Maxim sahaya sürülmüş, Papy yedeğe çekilmiş ve “artık ne olacaksa olsun” diye yedek kulübesine oturmuştu.
Altay tehlikeli takım. Hocası da kurt gibi deneyimli.
İlk yarı boyunca üzerine ölü toprağı serilmiş bir müsabaka.
Ama istatistikler öyle söylemiyor..!
Bakın bu konuda haklısınız, istatistikler öyle söylemez. Ünlü bir istatistikçinin kendi uzmanlık alanını tanımlamasına bir bakalım o zaman.
“İstatistik rakamlarla yalan söyleme sanatıdır” diyor.
İstatistik yol gösterir ama gerçekler istatistiklerle her zaman örtüşmez…
Öyle olacak olsa %70 topla oynama oranı olan takım küme düşmez.
7 korner kullanmışız ilk yarıda. Zaten 4 tanesi aynı kornerin sağlı sollu devamı.
Topla oynamamız 60 ‘a- 40 falan filan.
Kötü mü oynuyoruz? Hayır…
Peki iyi mi oynuyoruz? Hayır…!
Yani fıkradaki gibi, ne kırık ne çıkık “bıkık bu bıkık”…
**
İkinci yarı penaltıyla başladık neredeyse. Arkasından 21 dakikada 4 gol daha oldu maçta. Dicko’nun boş kaleye plasesi, rakibin kendi kalesine attığı…. Bir de yediğimiz var unutulmasın.
Toplasanız 15 dakika baskı yaptık.
4 gol attık.
Manşetlere bakıyorum; Bahar havası esiyor.
Arkadaşlar, kardeşler, yoldaşlar; bu takım iyi top oynamıyor. Orta sahada inanılmaz eksiğiz. Maxim her hafta aynı performansta oynayamaz.!
Fiquierdo her hafta bu kadar asist yapamaz.
Acilen bir oyun planı ve orta saha dinamizmi oluşturmalıyız.
Doğan Erdoğan bu iş için biçilmiş kaftan.
İşte gördük Adanademir maçında, azıcık ısıran takım 3-4 atıp gider bu takıma…
Gelin elinizi vicdanınıza koyun ve kazanırken eksikleri söyleyebilin.
Yoksa “skor’a aldanıp durursunuz”.