Siyasetçinin görüntüsü

AKP’nin önemli isimleri hafta sonu Gaziantep’teydi. Program gereği bolbol demeç verdiler. Ekonomiden, anayasa çalışmalarına, oradan siyasete bir çok konuda görüşlerini dile getirdiler.

**

Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’dan başlayalım...

Sayın Tayyar, “Siyaset kavramının Türkiye’deki karşılığı daha çok yalan, düzenbaz, sahtekarlık, hırsızlık gibi bir takım olumsuz ve negatif kavramlarla özdeş hale getirilmiştir.” diyor.

Ve bunun sorumlusunun sadece siyasetçi değil, aleyhte sürdürülen kampanya olduğunu dile getiriyor.

Milletvekili maaşının konuşulduğunu, ama Merkez Bankası Başkanı’nın 25 bin lira emekli maaşı almasının tartışılmadığını söylüyor.

Ne güzel söylüyor, doğru da söylüyor...

Peki, Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan yüksek alınan maaş alma tezatını kim düzeltecek?

Bakkal Mehmet Amca mı düzeltecek? Yoksa emekli öğretmen Ayşe teyze mi?

Sayın Tayyar, MB Başkanı’nın emekli maaşı ile ilgili bir önerge, bir kanun önerisi verdi mi?

**

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, anayasa çalışmalarından bahsederken anayasadaki tezatları dile getiriyor.

“‘Milletvekilleri şapka giymeye mecburdur’ diye bir kanun var. Şapka giymeyen milletvekilleri suç işliyor. Uygulanmayan bir kanunu niye Anayasa’da muhafaza ediyorsun?” derken anayasanın değiştirilmesi gerektiğini savunuyor

Ne güzel söylüyor, doğru da söylüyor...

Ama şapka kanunu dile getiren Sayın Şahin, siyasi partiler yasasını, basın yasasını, veya anayasadaki çok daha önemli tezatları ağzına almıyor.

Şapkadan dolayı milletvekilinin suç işliyor olması ülke için çok mi şey ifade ediyor? Zaten dokunulmazlık zırhı altındaki milletvekili için bir dosya daha anlamından öte de gitmiyor.

Ama seçim barajının düşmesi, düşünce özgürlüğü, uzun tutukluluk süreleri vatandaşı çok daha fazla ilgilendiren konular. Vatandaş Sayın Şahin’den bu konuları da gündeme getirmesini, anayasa çalışmalarında bunların da irdelenmesini bekliyor.

Vatandaş muhalefet ve iktidardan farklı hesaplar içine girmeden, sadece ülke yararını gözeten bir çalışma istiyor.

Milletvekilinin Genel Başkan direktifiyle değil, halktan aldığı güçle çalışmasını istiyor...

**

Sayın Tayyar’ın “Siyasetçi olumsuz ve negatif kavramlarla özdeş hale getirilmiştir.” sözüne dönersek;

Muahlefetsen iktidarın her icraatına muhalif olacaksın, iktidarsan hakkındaki her eleştiriyi kulak arkası edeceksin, hatta susturacaksın...

İşte bu düstur değişmedikçe siyasetçinin vatandaş gözündeki olumsuz görüntüsü de değişmeyecektir.

İktidar  veya muhalefet fark etmiyor. Sadece kendi doğrusunu dikte eden bir anlayış, kendi yanlışını görmezden gelen bir anlayış, önce ve en önemlisi bu ülkeye, daha sonra da siyaset kurumuna en büyük zararı vermektedir.

Sayın Tayyar, siyasetçi üzerindeki olumsuz görüntünün yegane sorumlusu yine siyasetçidir.

**

Yazıyı bir yönetici firması ile bitirelim isterseniz. Aslında siyasetçilere de birebir uyuyor gibi:

Büyük bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün Newyork üzerinde balonla dolaşmaya çıkar. Aksilik bu ya, pusulasını aşağıya düşürür ve kaybolur.

İnmek için uygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde sigara içen bir adam görür ve alçalır.

- “Pardon. Ben neredeyim acaba?” diye sorar.

- “Yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içindesin.” der adam.

Yönetici sinirlenir:

- “Sen bir yerde mühendissin değil mi?” diye sorar.

- “Evet. der adam. Nereden bildin?”

- “Çünkü başım belada ve sana bir soru soruyorum. Verdiğin cevap yüzde 100 doğru fakat hiç bir işime yaramyor.”

- Sen de yöneticisin değilmi?

- Evet sen nereden bildin?

- Çünkü yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içinde kaybolmusun. Pusulan yok, berbat durumdasın. Fakat bu şimdi benim suçum oldu.