Sinop/ Ayancık'ta afet ve acil durum yönetimi, kriz masasının idaresi şüphesiz birliğin, dirliğin, fedakarlığın göstergesidir. Muhteşem bir koordinasyon ve hizmetin en iyi temsili sergilenmektedir. Bütün çalışan ekibin moral ve motivasyonu üst seviyede olması ayrıca sevindirici bir durum. Psikoteknik ekibi Askeri us, Emniyet, Kızılay, Trafik Jandarma, Sahil güvenlik derken Beşir ve IHH gibi derneklerin de koordine olduğu sıcak bir ortam. Devletin tüm kuruluşlarından gelen personellerin ayrı ayrı üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirirken, karış karış Ayancık sokaklarını gezerek yerel halka destek olan Afad gönüllülerinde takdire şayan caba içerisinde olmaları ayrı bir güzellikti.
Durumun pozitif olması ferahlatıcı elbette. Sıcak hava şartlarında çalışmaların devam etmesi ayriyeten zor bir durum . Allah yardımcıları olsun.
Sel baskını, toprak kayması, zelzele, kuraklık, husuf ve küsuf vakitleri, salgın hastalık ve yangınlar gibi toplumun başına musallat olan olumsuz vakıaların mahiyetinde bir hikmet-i ilahinin tecellisi olduğunu düşünmek ve kapalı kapılar ardında bize söylenmek istenen hakikate odaklanarak durumu değerlendirmek icap eder. Elbette âfetengîz bir hâli sükûnet vari karşılamak güç bir durumdur. Fakat daha aksi bir hâl asla çözüm odaklı olmayacaktır. Daha ziyade insanları karmaşıklığa, birlik ve beraberlik çizgisinin dışına gitmeye sevkeyler. Mihnetzede bir toplumun en esaslı tutumu sükûnet, birlik, beraberlik olmalıdır.
Olayı ilk anında büyük sabırla ve uhuvvet sırrıyla karşılamak erdem ve fazilettir.
Bir fıkhî terim olan ÂFET ; İslam literatürüne göre bela, taun veyahut musibetin isabet ettiği yer, kimse, topluluktur. Yaradanın insanları imtihana tabi tutmak için yolladığı ve yeryüzünde hikmet kalemiyle oynayan bütün hadiselerden, bir sebep bulmaları gerektiğini gösteren en iyi vasıtadır. Değişim niteliği taşıyan bu acayip olaylar bizi hayrete düşürür.
Ve bizi şaşkınlığa düşüren durumlar karsısındaki tavrımızın netliği ve hassasiyeti önemlidir. Dayanışma içinde bulunarak,
kriz ortamından faydalanmak isteyen sivri dilli kesime fırsat tanınmamalıdır. Kendince "söz özgürlüğü" yasasının kılıfını üzerine geçirerek, kendi meydanını kurup kendi atını da istediği gibi koşturduğu, kendince hukuk sistemini en adil halde yönetmeye çalıştığı mahkeme salonu vari olan, sosyal medyanın sivrilmiş dillerini görmek pek mümkündür. Belli bir kitleye karşı beslemiş olduğu öfkenin dışa vurumu, kurduğu cümlelerin arkasında gizlenen gizli maksatların asıl gayesi algı operasyonlarıyla insanları bocalamaya sevkedişten başka bir şey olamaz!
Sadece duyulan öfkenin tatmini için adeta linç girişimidir.
Şüphesiz bu tarz yaklaşımlar problem çözücü olmaktan ziyade, umutsuzluğa ve kırılmaya neden olur. Bir söz vardır ;
" fesleğen gibi ol ki, dokunan sende ferahlık bulsun" ağza gelen her kelamla hak arayışı, hak değildir. Kendi konuşma hünerinin farkında olan ve cahilliğin öbür kardeşi olan kurnazlık vasfının hakkını veren, kurnazlığı pek keskin kimseler için, Amerikalı iktisatçı, Harvard profesörü olan Alvin Eliot "Al" Roth'un söylediği bir söz vardır oldukça hoşuma gider;
"Zamanımızın kötü özelliklerinden birisi de zekânın, haksızlığı hak şeklinde göstermesi yolundaki hüneridir."
Hakkını ararken, hak arayışının usulünü bilmemek ne acıdır ve sadece acziyetin dibine vurmaktan öteye geçmeyen, bir girdapta olmaktan başka bir şey değildir.
Diyecegimiz o ki ;
“Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder; bu da onun için hayır olur.”