Sen yavaşladığında her şey düzelecek

Değerli Yaşamseverler,

Öncelikle başlığa açıklık getireyim.

Yavaşlamaktan kastım durup eylemsiz şekilde beklemeye geçmek değil. Yavaşlamaktan kastım hızlı ve öfkeli yaşam tarzından şefkat, farkındalık ve sevgi dolu bir tarza evrilmek.

Sevgili Özgür Bacaksız’ın Yaşamak Sakinlik İster kitabını okudum. İsmi gibi sükunetle yazılmış, yavaş yavaş sindirilen ve demlenen cümlelerle dolu kitap.

Bayıldım.

Bu kitaptan yola çıkarak birkaç hafta boyunca sükunetle ilgili yazacağım. Zira kendim her daim sükunet arayışındayım. Bazen tam buldum derken kaçıyor. Tekrar peşine düşüyorum. Yakalıyorum.

Mizacım gereği sakin bir insanım. Sükuneti hep önceliklendirdim yaşamımda. Ancak yaşamın fırlattığı limonlarla her zaman limonata yapmak mümkün olmuyor. Yaşamın tadının tuzunun kaçtığını hissettiğim an, sükunetimi kaybetmiş olduğumu fark ederim. Ne yapar eder onu arar bulurum yine. Benim için çok değerlidir sükunet.

İşte bu birkaç hafta sükunetin, keyifli yaşamdaki önemini ve sükuneti nasıl edinebileceğinizi anlatacağım.

Şimdiye kadarki yaşamınızı düşünün lütfen. Sükunette olduğunuz ve sükunetinizi yitirdiğiniz anları, zaman dilimlerini hatırlayın. Bu iki haldeki kendinizi resmedin. Nasıl görünüyordunuz? Ne haldeydiniz?

Ben kendi sükunet deneyimimden örnek vereyim.

Üniversite dönemi ve üniversiteden mezun olduğum zaman dilimi sükunetimin oldukça sarsıldığı bir dönemdi. Gelecek belirsiz ve karmaşıktı. İki değil otuz bilinmeyenli bir denklem gibi görünüyordu bana.

Hızla iş hayatına başladım, hızlı bir şehre (İstanbul’a) taşındım, işe hızla yetişmemi sağlayacak bir araba aldım. Kısacası hızla yaşamımı kurmaya giriştim.

İstanbul’daki ilk dört yılımın sonunda yavaşlamak istediğimi hissettim. Hatta yavaşlamak, devam edebilmem için zaruriyet haline gelmişti. Bunu İstanbul’da o zamanki yaşam koşullarımla yapamayacağımı anlamıştım. Dolayısıyla bir süreliğine yurt dışında yaşamaya karar verdim. O zaman çalıştığım şirketten beni yurt dışına tayin etmelerini istedim. Emin misin dediler? Sürekli seyahat edeceksin dediler. Eminim dedim. İyi ki de demişim. Yaşamımın en sükunet dolu 10 yılını, birçok ülkeyi gezerek ve farklı kültürlerde çalışarak geçirdim. Ailemi kurdum, çocuklarımı dünyaya getirdim. Bana soruyorlar, yurtdışında hem kariyer yapmak hem aile kurmak zor olmadı mı? Olmadı. Zira yaşantımın motifi devasa şekilde yön değiştirirken içimde her daim sonsuz bir sükunet vardı. İçimdeki sükunet dışarıdaki gürültüyü bastırıyordu. Ses geçirmez duvarları olan bir oda gibi.

O zamana şimdi dönüp baktığımda fark ediyorum ki beni sakinleştiren, çok hızlı gidip yaşamımda olan bitenleri göremez, algılayamaz hale geldiğimde frene basıp yavaşlayıp 5N 1K kontrolü yapmam olmuş. Yaşamımda Ne yapıyorum, Neden yapıyorum, Nerede yapıyorum, Ne Zaman yapıyorum, Nasıl yapıyorum ve Kiminle yapıyorum. Yaşamda ayağı sürekli gaz pedalında tutmak, 5N 1 K’daki hakimiyeti kaybetmeye sebep oluyor. Ben bunu fark ettiğim an yavaşlıyorum ve kendime bir süre zaman verip 5N 1K kalibrasyonu yapıyorum. Bu beni sakinleştiriyor, dinginleştiriyor. Yurtdışında yaşadığım yıllarda bunu sıklıkla yaptım.

Hala yapıyorum.

Yavaşlıyorum.

Gözlemliyorum.

Kalibre ediyorum.

Devam ediyorum.

Dahası haftaya.

Sevgiyle,