Psikiyatrist Prof. Dr. Abdülkadir Çelik, aptığı açıklamada, Roblox isimli oyun platformuna ve uygulama marketlerindeki linklerine, çocukların istismarına neden olacak içerikler barındırması sebebiyle Adana 6. Sulh Ceza Hakimliğince erişim engeli getirilmesini değerlendirdi.
Çelik, dijital teknoloji ve iletişimin de bu değişim ve gelişimin bir parçası olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Çelik, teknolojinin getirdikleri olduğu kadar kaybettirdiği bazı şeyleri barındırabildiğini ifade ederek, kimi zaman toplum için risk taşıyabildiğini dile getirdi. Çelik, "Bu nedenle bu risklerin doğru yönetilmesi gerekiyor. Dijital teknoloji ve sosyal medya küreselleşen dünyada iletişimi ve kültürel etkileşimi arttırsa da denetlenmesindeki zorluklardan dolayı en fazla da çocuklar üzerinde bir tehdit oluşturuyor." dedi.
Teknolojinin içinde doğan Z kuşağının bir yandan teknolojinin nimetlerinden yararlanarak bilgiye daha kolay ulaşabilirken, bir yandan da dijital teknolojinin bağımlılık yaratıcı yönüyle bu teknolojiyi kötü yönde kullanabildiğine dikkati çeken Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocuklar akıllı telefon ve tablet üzerinden değişik oyunlar oynayabiliyorlar. Bu noktada denetim ve ailenin dijital teknoloji kullanımı konusunda son derece bilinçli olması çok önemli. Çünkü, sosyal medyanın da etkisiyle kendi tercihleri olmasa dahi çocuklar uygunsuz içeriklere maruz kalabiliyorlar. Örneğin, ABD'de 8-12 yaş arasındaki çocukların dörtte üçü bu gibi uygunsuz içerikleri izliyor. Burada ailelerin çok önemli bir payı bulunuyor. Maalesef, ailelerin kontrol edemedikleri bazı durumlar ortaya çıkabiliyor. Kimi zaman çalışan anne baba çocuklarını telefon ve internet ile oyalamaya çalışıyor, çocuklar belki anne babayı rahatsız etmiyorlar ancak çocuğun hem teknolojiye bağımlı hale gelmesi kolaylaşıyor hem de insan ilişkilerini geliştirmesi zorlaşıyor. Çocukların tükettiği içerik de anne babalar tarafından sıkı denetlenmediğinde bu durum ciddi bir risk oluşturabiliyor."
Her yaş grubuna göre izlenebilecek ve izlenemeyecek içeriklerin farklı olduğunun altını çizen Çelik, çocuklukta somut düşünce kadar soyut düşüncenin de gelişmesi gerektiğini vurguladı.
Çelik, şunları kaydetti:
"Çocuklar soyut düşünceye ancak ergenliğin sonunda ulaşabilirler, böylece gerçeği test etme ve değerlendirme olabilir, gerçek hayat ile filmlerde televizyonda gösterilen arasındaki farkı anlamış olabilirler. Bu nedenle özellikle sanal ortamda oynanan oyunların önemli bir boyutu da gerçeklik duygusunu ortadan kaldırıyor olmasıdır. Tamamen hayal dünyası, sanal bir alemde olan şeyler, sanal alemde olan şeyler de gerçekmiş gibi algılanıyor fakat kendisi o ortamda olmadığı için kötü bir hareket yapılıyor, o hareketi izliyor tıpkı bir gözlemciymiş gibi. Fakat o onun iç dünyasına, duygu dünyasına ve beyin dünyasına işlemiş oluyor. Bu nedenle de örneğin o yaşlar için uygun olmayan cinsellikle ilgili bir şey olduğu zaman utanma veya suçluluk da ortadan kalkabilir. 'Yasaklama' ilk bakışta kötü gibi gelebilir fakat bazı şeylerin sınırlanması daha doğru olur. 'Yasak' kelimesi her zaman daha cazip bir kelime olduğu için 'sınırlama' kelimesini kullanmakta fayda vardır. Yaşlara göre kullanıma kapalı hale getirilebilir."
"Bu tür içerikler, çocukların sağlıksız bir cinsellik algısı geliştirmelerine sebep olabilir"
Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Üyesi uzman Dr. Önder Küçük de geçen yıl yayımlanan bir araştırmaya göre, 2 yaş üstü çocukların yüzde 90'ından fazlasının video oyunu oynadığını ve 8-17 yaş arasındaki çocuklar günde ortalama 1,5-2 saatlerini video oyunu oynamakla geçirdiğini ortaya koyduğunu söyledi.
Çocukların gerek çevrim dışı gerek çevrim içi oyunlar oynayarak vakit geçirmelerinin onlara eğlenceli, geliştirici ve eğitici deneyimler sağlayabileceği gibi risk oluşturacak durumlara ve yaşantılara da yol açabildiğini ifade eden Küçük, "Çevrim dışı veya çevrim içi oyun oynamanın, bu oyunların içeriklerini tüketmenin çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal açılardan gelişimlerini etkileyebileceği söylenebilir. Fakat oyun oynamanın gelişim üzerindeki etkilerini değerlendirirken çocuğun oyun oynama motivasyonu, oynadıkları oyunların özellikleri ve içeriği, oyunda başka insanlarla sosyal etkileşime ne kadar girebildikleri ve çocuğun oyunun dışında yetiştiği sosyal bağlam gibi faktörleri de göz önünde bulundurmak uygun olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Küçük, bilişsel açıdan değerlendirildiğinde oyun oynamanın çocukların problem çözme becerilerini, stratejik düşünme kabiliyetlerini, el göz koordinasyonlarını ve uzamsal algılarını geliştirmede olumlu bir etkisi olabildiğini aktardı.
Aşırı oyun oynama durumunda ise çocukların, dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon sorunları yaşayabileceğini de belirten Küçük, sözlerine şöyle devam etti:
"Duygusal açıdan değerlendirildiğinde işbirliği gerektiren oyunlar çocukların başkalarıyla uyum içinde çalışmayı öğrenmelerine ve sosyal-duygusal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ancak şiddet içerikli oyunlara maruz kalan çocukların saldırgan davranışlar sergileyebildiği, korku ve kaygı seviyelerinin arttığı da gözlemlenebilmektedir. Bunun yanı sıra, şiddet içerikli video oyunlarının saldırgan davranışları ne seviyede artırabildiği üzerine araştırmaların güncel olarak devam ettiği vurgulanmalıdır. Şiddet içeriklerine maruz kalmak ile saldırgan ve şiddet içerikli davranışlar sergilemek arasındaki ilişki değerlendirilirken çocuğun içinde büyüdüğü sosyal bağlam ve aile ortamı gibi değişkenler de göz önünde bulundurulmalıdır."
Küçük, sosyal açıdan değerlendirildiğinde başka insanlarla etkileşime girmelerini sağlayan çevrimiçi oyunlar oynamanın çocukların işbirliği yapma ve liderlik becerilerini geliştirebildiğini ve sosyalleşmelerine olanak tanıyabildiğini belirterek, "Öte yandan başkaları ile girdikleri etkileşimlerde siber zorbalık, farkında olmadan kişisel bilgileri paylaşma veya kişisel bilgilerin güvenliğini etkileyecek davranışlarda bulunma, uygunsuz içerikler ve davranışlara maruz kalma gibi birçok açıdan riskli olabilecek durumlar deneyimleyebilirler." dedi.
Cinsel içerikli oyunlara ilişkin de görüşlerini bildiren Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocukların özellikle cinsellik barındıran, yaşlarına uygun olmayan içeriklere maruz kalmaları onları birçok açıdan olumsuz yönde etkileyebilir. Erken yaşta bu tür içerikler, çocukların sağlıksız bir cinsellik algısı geliştirmelerine sebep olabilir ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyebilir, psikolojik sağlıklarını tehdit edebilir ve uzun vadede sağlıksız ilişkiler geliştirmelerine sebep olabilir."
Küçük, oyun oynamanın ve oyunlardaki içeriklerin çocuklar üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabildiğinden, bu riskleri azaltmak ve önleyebilmek için ebeveynler ve eğitimcilerin, çocukların oyun alışkanlıklarını takip etmesi, deneyimlerini dikkatle izlemesi ve onları yönlendirmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Uzman Dr. Küçük, "Çocukların yaşlarına uygun oyunlar seçmeleri, oyun sürelerini dengelemeleri/sınırlandırmalı, oyunların yanı sıra farklı ilgi alanlarına da yönlendirmeleri ve çevrimiçi güvenlik kurallarını öğrenmeleri önemlidir. Böylece, oyunların potansiyel faydalarından yararlanırken olumsuz etkilerini en aza indirmek mümkün olacaktır." diye konuştu.