Ramazan geldi, soru-cevap dönemi de başladı.
Sakız orucu bozar mı, internetten oyun indirmek günah mı, midye yemek mekruh mu?
O saçma, bu yanlış demeden cevaplıyor, televizyon ekranlarında…
100 kişiye adını soralım; 98’i “televizyonda program yapan ilahiyatçı” cevabını verir.
Kimsenin aklına rektörlüğü gelmez.
O, kafalardaki soruları aydınlatandır…
**
Sadece bizi aydınlatmıyor sayın Nihat Hatipoğlu…
Rektör olduğu 2019 yılından bu yana soruyorum, cevap yok.
9 Mayıs 2019’da “Gaziantep İslam Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğü makamına, TV programlarından fırsat bulup oturamıyorsunuz. Bu durumda Bankamatik Rektör olmuyor musunuz?” demişim.
Ardından eklemişim; “Hak etmediğin maaşı almak helal midir? Bu maaşla kurulan sofrada iftar açmak caiz midir?”
Neyin caiz, neyin helal olduğu konusunda anında cevaplarıyla ünlü sayın rektör, bizim sorumuzu görmezden gelmiş.
Kendisi ünlü bir TV programcısı, biz küçük bir gazete olduğumuz için umursamamış herhalde…
**
1 hafta sonra rektörü olduğu üniversiteden almışız cevabı;
“Rektörümüz üniversiteden HAK ETTİĞİ aylık gelirini, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs ve hayır işlerine aktarmıştır.”
“Hak ettiği” kısmına bir ünlem koyarak, 13 Mayıs 2019’da tekrar sormuşum.
“ÇALIŞILMADAN ALINAN ÜCRETİ, hayır işlerine harcamak, buradaki yanlışı düzeltir mi?”
**
Üniversiteden yapılan açıklama, bize verilen ilk ve son cevap olmuş…
Biz bıkmamışız, 9 Ekim 2019’da bir kez daha seslenmişiz sayın rektöre;
“Sayın Hocam, o üniversiteyi tercih eden öğrencilere karşı sorumluluğunuz var. Aldığınız maaşı burs olarak dağıtmanız da bu sorumluluğu üzerinizden kaldırmaz…Tabi kendinizi bu üniversitenin rektörü olarak görüyorsanız.”
**
Yine cevap gelmeyince 1 Haziran 2020’de tekrar sormuşuz;
“Sayın Hatipoğlu, bu davranışı ile üniversiteyi rektörsüz bırakarak, bir bakıma köstek olmaktadır. Bu şartlarda; Sayın Hatipoğlu, Gaziantep’te bir üniversitenin REKTÖRÜ OLMAK ZORUNDA MIDIR?
Kartvizite bir yeni unvan daha eklemek keyiflidir tabii…Ya o unvanın sorumluluğu?
**
Ramazan ritüeli haline gelmiş bizim sorular. Bir yıl sonra 15 Mart 2021’de tekrar seslenmişiz;
“Karar verin; Milyonların izlediği popüler bir TV programcısı mı olmak istiyorsunuz, Ülkenin geleceğinin kazanılmasında rol alan bir rektör, bir eğitimci mi? İkisi bu şartlarda bir arada yürümez Sayın Hatipoğlu…”
**
Ve bir yıl daha geride kalmış. Yine Ramazan ayındayız. Sayın Hatipoğlu yine TV ekranlarında. Haftanın yedi günü, akşam iftar, gece sahur programları ile kendisine sorulanlara cevap veriyor.
Bize ise hala cevap yok.
Biz her yıl sormakta inat ettik, o cevaplamamakta…
Bizim inadımız kırıldı. Artık Sayın Hatipoğlu’na sormayacağız. Belli ki bizi çok da takmıyor…
**
O zaman biz de göğsünü gere gere “Ben Gaziantepliyim” diyenlere soralım artık.
Daha doğrusu;
50 yıldır Gaziantep’in günlüğünü tutan bir gazete olarak, geleceğe not düşmek adına bir kez de şehre seslenelim; Bir ses veren olur diye…
Bir sürü sanayicimiz, iş adamımız var. Onlara soralım mesela;
Siz kendi işletmenizde böyle bir yönetici çalıştırır mıydınız?
**
Her fırsatta eğitim şart deyip, eğitim kampanyaları düzenleyenlere soralım ya da;
Yeni bir üniversiteyi düzene sokup, şehirle bütünleşmesini sağlayacak kişi, o şehre kendisi misafir olarak geliyorsa, olumlu sonuç bekleyebilir misiniz? Siz söyleyin…
Her sorunun vardır belki bir cevabı.
Ama, eğitimi aksayacak bir tek gencin vebalini kimden sormak lazım söyler misiniz?
TV programlarından fırsat bulursak sayın rektörden mi, bu şehre gönül verdiğini söylerken bu duruma 3 yıldır sessiz kalanlardan mı?
Bu soru, sakızın orucu bozmasından daha mı değersizdir ki, bir cevap bulmaz, bir tepki görmez koca şehirde?
Bu kadar mı sahipsiz ve vurdumduymaz Gazi Şehrimiz?