Çocuklar bir süre sonra bizi robot olarak algılamaya başlıyor. Sürekli üreten, destek olan, öğüt veren bir erkek ve kadın robot olarak algılıyor çocuklarımız bizi.
Tuhaf gelebilir ama pratikte durum bu! Bu nedenle birbirinize iltifat edin. Çocuklar görecek şekilde mutlaka günde en az bir kere birbirinize sarılın. Evden çıkarken ve de eve girdiğinizde mutlaka birbirinizin yanağına bir buse bırakın.
Mesela çocuğunuz eşinize kırıcı bir davranışta bulundu.
Ama o benim "sevgilim" ben çok üzüldüm, demeyi bir deneyin. Evet, gülecekler bu tepkiye. Ama içsel olarak harika bir mesaj alacaklar. Aranızdaki bu bağ, çocuklarınızı size ve de hayata bağlayacak.
Aşk çok kârlı bir iştir!
Manevi olarak mutlu etmekle kalmaz. Çocuk başarılı yetişir. Dershane ve özel ders masrafı azalır! (Yaklaşık 300bin TL)
.
Erkenden iş bulur, evini ve arabasını kendi alır. (Yaklaşık beş milyon tl) Gerisini siz hesaplayın ben aşka değineceğim. Aşk bizden geçti demek Anadolu insanı olma "onurunu ve kültürünü" kaybetmektir!
Aşk kavramı bu çağda bizden çalınmak isteniyor. Siz de bu "sinsi hırsızlara" çanak tutmayın!
Yunus Emre, Mevlana, Aşık Veysel ve de isimleri buraya sığmayacak Anadolu büyükleri ömrünü "aşka" adamadı mı?
Şu; büyüsü kaçtı, bizden geçti, heyecanı kalmadı sözlerini şiddetle kınıyorum!
Ey sevgililer ayağa kalkın!
Aynaya bakın ve sevin kendinizi. Sonra da aşkla birbirinizi sevin...
Çünkü yetiştireceğimiz nesiller bekliyor bizi. Sorumluluğumuz çok büyük.
Yoksa çocuklarımızı mültecilik dâhil olmak üzere çok büyük acılara uğratabiliriz.
Biz aşk yaşarsak çocuklarımız aydınlığa yürür.