Perinçek haddini aştı

 

O kadar derdin sıkıntının içinde her şeyi bir kenara bırakıp, Afganistan’ı gündemimize oturttuk. Afganistan’la sınırımız yok. Ama sınırlarımızdan geçen Afganlar içimize yerleşiyor. Afgan gençler, ülkelerini savunmak yerine ülkelerinden kaçıyor. Bizim siyasilerimiz “Türk askeri Kabil’den çekilmesin” diyor.

 Peki neden?

Neden Afgan gençler, bizim ülkemizde plajlarda, çarşı, pazarımızda gezerken, bizim gençlerimiz, askerimiz Afganistan’da kalsın?

Öyle açıklamalar oluyor ki, sanırsınız Taliban sütten çıkmış ak kaşık.        

Ne çok Taliban sevici varmış aramızda da farkında değilmişiz. Taliban, Kabil’i aldı. Ülkemizdeki Afganlar, sevinç gösterileri yapmaya başladı. Bizim siyasilerimiz de Taliban’ı övmeye.

Ulusal Kanal'da konuşan Doğu Perinçek, Taliban'ın Afganistan'ı "Kurtardığını" öne sürdü ve "Taliban, Mustafa Kemal Paşa'nın Türkiye'de yaptığı gibi Afganistan'ın Kurtuluş Savaşını başardı" diyerek, kafa kesen insanlıktan nasibini almayan bu kişileri Atatürk’le aynı kefeye koydu. Perinçek, bu söylemi ile haddini fena derecede aşmıştır.

Hayırdır beyler,  bu ne Taliban seviciliğidir?

Övecekseniz Afgan kadınları övün. Erkekler kaçarken, kadınlar ülkelerinde kalıp, özgürlükleri için öleceklerini bile bile direniyorlar.  Eğer ülke olarak, mazluma yardım edeceksek, Afgan kadınlara ve çocuklara kapılarımızı açalım.

Mustafa Kemal Atatürk, “Kadınlarını geride bırakan toplumlar, geride kalmaya mahkumdur.” diyor.

Taliban iktidarda olduğu beş yıl boyunca kadınlar kamusal hayattan dışlanmıştı. Okumalarına ve çalışmalarına izin verilmiyordu. Yanlarında erkek olmadan dışarı çıkmaları da yasaktı. Heykellerin dinamitle havaya uçurulduğu, kırbaç cezalarının uygulandığı Taliban zihniyetini ülkemizde istemiyoruz. Bu zihniyeti kabul etmiyoruz.

Bu anlayıştaki oluşumu, Atatürk’ün liderliğinde yapılan Kurtuluş Savaşı’na benzetmekse tam bir akıl tutulmasıdır. Hadsizliktir.

Kim ne derse desin. Afganistan, olmak istemiyoruz…