Sağlık

Paketli Gıda Tatlandırıcıları, Kandaki Pıhtılaşma Oranı Artırıyor

Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalarda, Ksilitol adlı düşük kalorili yapay tatlandırıcının kandaki pıhtılaştırmayı artırarak, kalp krizi, kalp yetmezliği, beyne pıhtı atması ve felç gibi kritik sağlık sorunlarına yol açabileceği ortaya koyuldu.

Prof. Dr. Sinan Altan Kocaman, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, tatlandırıcıların hem sentetik hem de doğal olarak kullanılabildiğini ifade etti.
Kocaman, Ksilitol üzerinde bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarda bu tatlandırıcının kardiyovasküler hastalıklara yönelik sebep-sonuç ilişkisinin incelendiğini kaydetti.
Çalışmada ilk olarak mokroskop altında yapay tanlandırıcı olan ksilitolün trombositleri aktive edip etmediğinin kontrol edildiğini aktaran Prof. Dr. Kocaman, “Bizim kan damarlarının içerisindeki pıhtılaşmanın başrolünde trombositler var. Görmüşler ki invitro olarak kan mikroskop altında bu trombositler aktive oluyor” dedi.

Kocaman, ksilitol adlı yapay tatlandırıcının şu an neredeyse tüm gıda sanayisi tarafından kullanılan bir tatlandırıcı olduğunu belirtti.

“Bu yapay ve doğal olanların bir kısmı zaten vücutta yapılabiliyor” diyen Kocaman, sözlerine şöyle devam etti:

“Bunları gıda olarak aldığınızda normalde vücutta olanın tam bin katı, kanda dolaşıyor. O kanda dolaşan miktarların plateletleri aktive edip etmediği de kontrol edilmiş. Maalesef bu da aktive ediliyor. Siz bir tane tatlı yediğinizde bu gıda tatlandırıcıları içeren kanınızda normalin bin katına ulaşıyor ve bunları günde birden fazla tüketenlerle, bir kere tüketenler arasında da trombositin aktivasyon düzeyleri de farklı. 3-4 kere tükettiğinizde kanda daha da yükseliyorlar ve o anda kanın pıhtılaşma riskini arttırıyorlar. Görmüşler ki bu teorik, bir laboratuvarda da insan kanı da birbiriyle örtüşüyor. Kesin bugün bir tane tatlandırıcı aldığınızda kalp krizi sizde de olacak diye bir şey söylemiyoruz. Fakat, 2 bin kişide karşılaştırdığınızda bunların içerisinde bazılarının zaten trombositlerin pıhtılaşmaya eğilimi var. Üstüne bir de bunu eklediğiniz zaman işte bu kardiyovasküler olaylarının arttığını istatistiksel olarak da görüyoruz ki bu 1,5 kat olduğunu görürsek yüzde 50’lik bir artıştan bahsediyoruz.”