Bir yerde okumuştum Kanada’daki çocukların eğitim sistemini.
Orada çocukları yetiştirmek ele alınmış öncelikle okullarda.
Onları sınava hazırlamak değil de amaç onlara hayatı anlatmak, öğretmek olmuş.
Orada ağaç baştan eğilmeye, evrilmiş aslında.
Çocuklara öncelikle nezaket kuralları öğretiliyor, engelli bilinci aşılanıyor, toplu taşımaya binme kuralları ve bu kurallara uyma öğretiliyor, bir topluluk içinde nasıl davranılması gerektiği, bir yanlış yaptıklarında özür dilemeyi öğreniyor çocuklar okullarda.
Her kültüre uyum sağlayabilen, dünyaya geniş pencereden bakmayı bilebilen, hayal gücü ve özgüveni yüksek bireyler yetiştiriliyor.
Fikirlerini, görüşlerini özgürce paylaşabilen bireyler yetiştiriliyor. İnsancıl, yardımsever davranışlar sergilemeyi aşılıyorlar daha küçükken.
Okul öncesi eğitim zorunlu olmamasına rağmen çoğu öğrenci severek bu okul öncesi eğitimi alması da eğitimin neden orada başarılı olduğunun bir göstergesi aslında.
Son zamanlarda her yer okul olmasına rağmen, maalesef saygıdan yoksun bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Her şeye gülüp geçme, kale almama toplumca almış başını gidiyor ne yazık ki.
Sadece okumakla adam, kadın, insan olunmuyor maalesef. Ya da özel okullarda para ile okuyarak saygı da öğrenilmiyor.
Eğitim sistemimizi baştan yaratmalıyız. Kendimizi geliştirmeliyiz her şeyden önce.
Çocukların, tek telaşlarının evlere ödev getirmek olmamalı diye düşünüyorum. Bu çocukların tek dertlerinin tatilde bile ödev yetiştirme kaygısı olsun istemiyorum.
Sınavlarda birbirleri ile yarışan bireyler değil de; sevgide, saygıda, vicdanda, merhamette ve çevresine duyarlılık konularında birbirleri ile yarışan çocuklar yetiştirilsin istiyorum.
Dünyaya sağlam kökler bırakalım istiyorum. Ezbere yapılan eğitim istemiyorum. Çocuklar, hafta sonlarını dört duvar arasında dershanelerde ödev yaparak geçirsin istemiyorum sadece. Çocuklukların, doya doya yaşayabilecekleri hayatı öğrenebilecekleri bir dünya ve eğitim sistemi istiyorum hepsi bu!