Ne çok şey değişmiş…

Geçenler de internette gezinirken bir konuşmaya denk geldim. Ve çok hoşuma gitti. Konusu 1980’li yıllardaki insanların teknoloji olmadan internet, bilgisayar, telefon gibi günümüzde olmazsa olmaz ihtiyaçlarımızın o zamanda olmamasıyla ilgili bir çocuk babasına “siz daha önce nasıl yaşadınız” sorusuna babasına çok mükemmel cevap verişti.

Babası, “1960-1980 yıllar arasında doğan insanlar Allah’ın sevgili kullarıyız. Hayatımız gerçek bir kanıtıdır. Oynarken ve bisiklete binerken, kask takmadık. Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik. Hafta sonu kursu bilmem neydi yoktu. Hafta sonumuzu dolu dolu yaşadık çocukça. Biz kursa falan gitmedik ama yine de doktor olduk mühendis olduk polis olduk kısacası hepimiz birer meslek sahibi olduk.

 İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık. Susadığımız zaman Şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik. Aynı bardağı dört arkadaş ile paylaştığımız halde hastalanmazdık. Anne babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri vitaminleri vermezlerdi. Çünkü sizin gibi mısır gevreği ile hamburgerle değil tarhana çorbası ile büyüdük. Kendi oyuncaklarımızı kendimiz icat eder ve onlar ile oynardık. Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk değil sevgi verdiler. Biz zeytini iki lokmada yerdik tat alırdık. Siz 10 çeşit peynirin hiç birini beğenmezsiniz. Arkadaşlarımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder, onlar ile birlikte eğlenerek yemek yerdik. Çektiğimiz fotoğraflar siyah beyazdı ama renkli anılar ile dolu idi. Biz kendine has anlayışlı bir nesiliz çünkü biz ebeveynlerin söylediğini dinleyen son nesiliz. Bu yüzden bizden keyif alın bizden öğrenin” demiş

Ne kadar güzel anlatılmış. O zamanlarda olmak isterdim. Şimdi ki zamana baktığımızda diyorum ki, ne çok güzel şeyleri kaybetmişiz

Bu yüzden,

Dünyadan yok olmadan, her şeyi ve herkesi sevin