Mutluluğun basit kuralları

Düşün

 

Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer.

Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır.

En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir.

Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser. Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.

Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır!

Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; her türlü pislik ile kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir.

Sıkıntılarımızın her biri bir adımdır. En derin kuyulardan bile yılmayarak, usanmayarak çıkabiliriz. Silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın.

Mutluluğun 5 basit kuralını unutmayınız:

1. Kalbinizi nefretten arındırın - Affedin.

2. Düşüncelerinizi endişelerinizden arındırın - Çoğu zaten hiç gerçekleşmez.

3. Basit yaşayın ve elinizdekilerin kıymetini bilin.

4. Daha çok verin.

5. Daha az bekleyin..

//

Hisset

Sis,

İki şehri var gecenin, biri gözümde

tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur

gibi çöken siste, bana bu uykusuz

şehri niye bıraktın, göze alamadığım

bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,

gece değil istediğin hayli karanlık

bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak

hevesindesin! Gözlerini anlıyorum henüz

bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;

gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız

göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,

ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,

öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,

sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak

şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:

Biri hepimizle göz göze gibi hala uykusuz,

biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,

bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum

konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,

gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde

 

Haydar Ergülen

//

Gülümse

Oyuncak Kimin

 

5 çocuklu bir aile hep birlikte lunaparka gitmiş.

Babaları oyunlardan birinde tüfekle bütün hedefleri vurmuş ve kocaman bir oyuncak ayı kazanmış.

Sonra çocuklarına dönüp sormuş:

“Evet, bakalım bu oyuncak kimin olacak? Hanginiz annenizin her dediğini yapıyor, ona hiç karşılık vermiyor?”

Çocuklar önce bir durmuşlar, birbirlerine bakmışlar ve hep bir ağızdan cevap vermişler:

-“Tamam babaa, oyuncak senin!..”

 

//

Kulağına küpe olsun

Siz kurallar koymayı çok seversiniz, ama kuralları bozmayı daha çok seversiniz. Tıpkı okyanus kıyısında sabırla kumdan kuleler yapan, sonra da kahkahalarla onları deviren çocuklar gibi.''

Halil Cibran

//