MİLLİ GELİRİN PAYLAŞIMI

            Her konuda muhakkak ekonomi vardır. Ekonomi, para demek, ekonomi hayat demek ekonomi sözün özü kuvvet demektir. Bu bakımdan ekonomi bir bilim dalıdır; hem de küçümsenmeyecek bir bilim dalı.

            Ekonomi okumamış veya hiç üzerinde durmamış okuyucularıma ekonominin temel taşı olan GENEL RKONOMİ den söz edeceğim. Bugün içerisinde bulunduğumuz çıkmaz sokağa benzettiğim olayların sebeplerini, ne hale gelindiğini anlamış olurlar.

            ***

            Bütün bilimlerde-ilimlerde olduğu gibi ekonomi de, insan içindir. Ekonomi isanların refah içeinde yaşamasının sağlama yollarını gösterir; varsa da insan yoksa da insan. Ülke yöneticilerin vatandaşlarına refahı sağlamak için çeşitli ekonomi yönetimine yollarına vurduklarını görürüz. Kapitalizm, komünizm, karma ekonomi gibi.

            ***

            Bir insanın yaşamını devam ettirebilmesi için bazı mallara ihtiyacı vardır; diğer bir ifade ile ihtiyaçları vardır.

            İşte insanlar duydukları ihtiyaçları giderebilmek için çalışmak zorunda kalırlar ki ekonomi biliminde buna ekonomik faaliyet deniyor.

            İnsanların ihtiyaçlarına cevap verecek malları üretebilmek bir kişi ile olamaz. Birkaç kişinin bir araya gelmesi gerekir. Emek sahibi emeğini, sermaye sahibi parasını, toprak sahibi hammadde-yardımcı maddeyi koymaları gerekir. Bir de Bunların bir araya gelmesini sağlayan malın üretilmesine sebep olan kişiye ihtiyaç var ki bu buna da müteşebbis diyoruz.

            Genelde sermayedar ile müteşebbis aynı kişi olarak gözükür.

***

            Diyelim hepsi bir müteşebbis altında birleşti ve mal üretildi. Şimdi Maliyetin üstüne bir de kâr Konup satılacak. Söz gelişi üretilen mal 100 TL’na mal edilmiş ve120 TL’na da satılmış olsun.

            Böyle bir üretimi, ülke çapında düşündüğümüzde elde edilen bütün gelir toplamına Milli Gelir denir. (Ben milli gelirin sanayi dalı üzerinde durdu.))

            Önemli olan elde edilen milli gelirin nasıl paylaşılacağıdır.

            Şimdi gelelim 120 liranın paylaşımına. Çeşitli ekonomik sistemlerinde bunun paylaşımı çok değişiklikler gösterir.

Ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulandığına göre sermaye-müteşebbis, hammadde ve emek sahiplerine düşen payı nasıl alacaklarına.

Hammadde-yardımcı madde sahibi günkü piyasa değeri üzerinden hakkını alır. Emek sahibi de yıllık enflasyona göre payını alır. Geriye kalan çok miktar da sermayedar-müteşebbise kalır. Gerçek enflasyona göre ücretler tespit edilse, ekonominin kanunları uygulanıyor denir. Ancak, halkın az kullandığı malları enflasyon sepetine korsanız gerçek enflasyon yerine sanal enflasyon yaratırsanız, ekonominin gerçek sahiplerini elinizin tersi ile yitmiş, onlara milli gelirden hak ettiklerini vermemiş olursunuz.

Bu şekilde açıkladığım sanayi üretimi içindir. Milli gelire katkı sağlayan daha gelir getiren dallar vardır.

İşte problem burada. Gelişmiş ülkeler emeğin karşılığını, geçinebilecek ve tasarruf dahi edebilecek miktarda haklarını veriyorlar.

Ülkemize gelince emeğin gerçek hakkı emekçiden kesilip, sermayedar-müteşebbise verildiğini işaret ediyor.

            Bu ekonominin iyi yönetilmediğini işaret ediyor.

 

                                                                                  Orhan YALKIN