MEB YÖNETİCİ ATAMA YENİ SİSTEMİ NASIL OLMALI?

Sayın Bakanımız Yusuf Tekin'in Öğretmenler Odası Buluşmalarında dile getirmiş olduğu yönetici atama sisteminde değişikliğe gidilmesine dair...

EKYS KESİNLİKLE KALKMALI

EKYS baştan sona kendi içinde çelişkiler ile dolu ve oldukça adaletsiz ve tamamen göstermelik bir sınav...

Sınavda soru olarak nerede hangi nehir, nerede hangi dere var diye soruluyor...

Yahu okul müdürü veya müdür yardımcısı bunu ezeberlemiş olsa ve bilse çok mu iyi yönetici olacak okula?

Dijital çağ sistemi neden var?

Lazım olursa açarsın interneti bakarsın.

İnternet kullanımı yöneticilere yasak mı yoksa?

Bakılması gereken yüzlerce madde varken bunların hiçbirine bakmayıp iki soru fazla ezberleyini yönetici olarak seçmek nasıl bir mantık ve akıl tutulması anlamak mümkün değil....

EKYS NEDEN Mİ ADALETSİZ?

Hayatı tamamen sınavlar ile geçmiş biri olarak söylüyorum: Hayatımda böyle adaletsiz bir sınav sistemi daha görmedim!

Öyle bir sınav sistemi düşünün ki, 3-5 yıllık lisans mezunu bir öğretmeni; 20 yıllık mesleki deneyimli, tecrübe sahibi, liyakatli ve üstelik alanında doktara yapmış bir öğretmenin başına amir yapmaya yönelik...

BU KADAR ADALETSİZLİĞİ KUZLARA ŞAH OLSA KURT DAHİ YAPMAZ...

Fakat Sayın MEB maalesef bu adaletsiz ve tamamen dostlar alışverişte görsün sınav sistemini yapmakta hiçbir beis görmüyor.

EKYS’DE SAYISALCILAR TAMAMEN DIŞLANIYOR

Sayısalcı isen tamamen yönetilmek zorundasındasın, mobbing görmek zorundasın, engellenmek zorundasın gibi bir algı oluşmuş durumda MEB’de...

Ne yazık ki yapılan EKYS de tamamen buna çanak tutuyor…

YENİ MEZUN OLMUŞ LİSANS MEZUNU SÖZELCİLER

Bilgileri taptaze, zaten yeni mezun olmuş, KPSS’yi yeni kazanmış, gelmiş, 3 yıllık öğretmen daha, henüz neyin ne olduğunun farkında dahi değil, okuldaki bürokrasinin veya dinamiklerin tam olarak bilincinde değil ama pat diye yönetici seçiliyor...

YÖNETMEK İÇİN Mİ YÖNETİCİ SEÇİLİYOR, YOKSA YÖNETİLMEK İÇİN Mİ YÖNETİCİ SEÇİLİYOR?

MEB'de torpilin olmadan ve icazet almadan yönetici olman mümkün değil, herkesin malumu.

Kimden icazet alman gerekiyor?

Ahbap çavuş ilişkilerine bağlı olarak ilk başta okul müdüründen, ardından ilçe şube müdürü, ilçe müdürü ve il şube, il müdürü onayı/onayları gerekiyor...

Yani anlayacağız liyakat hiç yok!
Tamamen makam ağalık sistemine dayalı olarak yönetici seçimi yapılıyor, tezgahtan elma seçer gibi…

Öğretmenlik yapmak kime zor gelmişse, öğretmenlik mesleğini kim angarya bulmuş veya becerememişse, bir yerlerden torpilini bulmuş, önden koşa koşa gitmiş makam kapmış.

Ardından makamlara kimlerin geleceklerine de onlar karar veriyor...

Liyakat nerede? O tamamen engelli ve çöp sistemi...

Şimdi, böyle bir sistem içinde 3-5 yıllık lisans mezunu bir öğretmen yönetici olsa ne yazar?

Haksızlıklara ses çıkarabilir mi?
Usulsüzlüklere ses çıkarabilir mi?
Öğretmen ayrımcılığına ses çıkarabilir mi?
Öğrenci ayrımcılığına ses çıkarabilir mi?
Bir konuda “Bu böyle olmaz” diyerek şerh koyabilir mi?

Kısacası, tamamen müdür beyler ne derse onu yapmak zorunda…

Can alıcı nokta bu; çünkü o makama onlar onu getirdi...

BÖYLE BİR OKULDA DÖRT BAŞI MAMUR EĞİTİM-ÖĞRETİM OLMASI MÜMKÜN MÜ?

Bir okulda engellenen ve mobbing gören öğretmen varsa bilinmelidir ki; sadece o öğretmen değil, asıl o öğretmenin öğrencileri de engelleniyor ve daha gencecik yaşta mobbing görüyor demektir...

OLAN HER ZAMAK Kİ GİBİ MİLLETİN ÇOCUKLARINA OLUYOR

Asıl başarılı öğrenciler engelleniyor...

Aksine falan feşmekanın çocuğu başarılı gösterilmeye çalışılıyor...

Çünkü kendimden biliyorum, babam çok yüksek makam ve mevki sahibi olmadığı için (bana sorarsanız kalbimin imparatoru o ayrı) tam 30 yıldır ve halen de engelleniyorum...

Yüksek makam ve mevki sahibi olanların çocukları başarı ve makam basamaklarını 3’er 5’er, atlaya zıplaya geçiyor...

Neden? Çünkü onun anne veya babası kariyerli veya anne babası yüksek makam ve mevki sahibi...

Her ne hikmetse, bu kişilerin çocukları zehir gibi, her biri istisnasız akıl küpü sanki… Pat diye tüm birincilikleri toplayıveriyorlar.

Şimdi 3-5 yıllık müdür yardımcısı olmuş veya müdür olmuş bir öğretmen, bu sistemin içinde “Hoppp şiştt, ne oluyor burada? Öğrenci kayırmacılığı yapılıyor” diyebilir mi?

Mümkün değil. Ağzını dahi açamaz...

OKULDA ÖĞRENCİLERİN HAK VE HUKUKUNU KİM SAVUNUP KORUYABİLİR?

Tabii ki şahsım gibi, kendini akademik olarak en üst seviyelere taşıyıp alanında doktora yapmış ve 20 yıllık öğretmen olarak işin mutfağında yetişmiş, okulun tozunu dumanını yutmuş, her türlü haksızlığı ve adaletsizliği görmüş geçirmiş, iyi ve kötüyü ayırt edebilecek seviye gelmiş, uluslararası ünvan sahibi olmuş, liyakat sahibi bir öğretmen yönetici olursa fakir fukara, garip gurabanın zeki mi zeki akıl küpü çocuğunun hakkını ve adaletini üst amirlerine karşı koruyup kollamak zorunda kalırsa ancak o koruyup kollayıp savunabilir...

Yoksa aksi asla mümkün değil!

Bunu 20 yıllık tecrübelerime dayanarak söylüyorum.

Zaten gizli saklı değil, bu herkes tarafından bilinen bir şey. Fakat “Başıma iş açılır” korkusundan kimse o konuda çıtını dahi çıkaramaz.

KESİNLİKLE, BİLSEM MÜDÜRLERİ DOKTORALI ÖĞRETMENLERDEN OLMALI

Neden mi?

Çünkü sadece bir dilekçe verip müdür yardımcısı olmuş bir öğretmenin ilerde bilseme müdür olması halinde o bilsemde bilim çöp kabul edilmiş demektir...

Torpil ile makama gelmiş yöneticiler, zaten bilimin "b" sinden bihaber.

Uluslararası akademik platformda ülkesini bir kez temsiliyeti yok!

Uluslararası tek yazarlı bir makalesi dahi yok ki!

Bilsem öğrencilerine nasıl uluslararası bilim projesi yaptıracak ve uluslararası alanda o öğrenciler dünya birincisi olacak?

“Hocam derece yaptırmak için doktoraya gerek yok. Derece yaptırmak ayrı konu. Başkalarını çalıştırabilen iyi yöneticidir zaten.” derseniz, bu en nezaketli ifadeyle art niyetli bir söylem ve bilimsellikten tamamen uzak bir yaklaşım olur. Bilimin dinamiklerine hakim olmadan bilim insanları yönlendirilip rehberlik edilebiliyor olsaydı, doktora tez danışmanları kıymetli doçent veya profesör hocalarımız değil de okuma yazma bilmeyen ama herkese mavi boncuk dağıtma ustaları olurdu…

HODRİ MEYDAN!
BİLSEM TÜBİTAK TÜRKİYE BİRİNCİSİ PROJELERİN HER BİRİNİ ULUSLARARASI PROJE YARIŞMALARINA GÖNDERİN BAKALIM, KAÇ TANESİ DERECEYE GİREBİLECEK?

Tabii ki hakkını vererek ve hukuku ile başarılı mı başarılı Bilsem TÜBİTAK projeleri var. Hiç yok demem mümkün değil.

Fakat Türkiye birinciliği almış Bilsem TÜBİTAK projelerinden kaç tanesi uluslararası akademik arenada dereceye girebilir, işte o önemli...

Madem önemli olan uluslararası sahada dereceye girmek, o zaman bunu en iyi kim yapar? İşin kaptanı pozisyonuna gelmiş, liyakatli ve tecrübeli, akademik kariyer anlamında kendini zirveye taşımış doktoralı bilim öğretmenleri yapar, nokta!

SON İKİ YILDA GERÇEKLEŞTİRİLEN MEB’DEKİ YÖNETİCİ ATAMALARININ TÜMÜ İPTAL EDİLMELİ

Yönetici Yönetmeliği neden değişiyor?

Çünkü liyakata dayalı değil!

Çünkü göstermelik…

Liyakat değil, torpil sistemi işliyor...

SON İKİ YILDA TORPİLLİ KİŞİLERİN CANHIRAŞ ATAMASI YAPILDI

Torpilli kişiler makamı kapmak için canhıraş şekilde mücadele verir. Çünkü liyakat sahibinin hakkını kapmanın öyle kolay bir iş olmadığını bilirler...

O yüzden ellerindeki tüm enstrümanları gözü kara ve acımasız bir şekilde karşı tarafa karşı kullanırlar.

Ve bu torpilli kişiler maalesef geçen sene haksız, adaletsiz ve usulsüz şekilde yönetici olarak görevlendirildi, bu sene de asaleten atamaları yapıldı...

Niye yöneticilik sistemi hata verdiği için değişirken bu hatalı sistem sonucunda ortada mantar gibi biten bu torpilli yerleşimler iptal edilmiyor?

TORPİLLİ YÖNETİCİLERDEN SAYIN BAKAN’A GOL ATMA SİSTEMİ

Sayın Bakanımızdan çok özür dileyerek ve kendisinin affına sığınarak bu kelimeyi kullanıyorum...

Fakat kullanmak zorundayım, çünkü yapılmak istenen aynen bu şekilde. Birinin de çıkıp Sayın Bakanımıza bu büyük gol atma sistemini dile getirmesi gerekiyor.

YANİ TORPİLLİ YÖNETİCİLER SAYIN BAKAN’A DİYOR Kİ

İşin Türkçesini yazıyorum.

Çünkü torpilli yöneticilerin en çok kullandıkları yöntem nedir makam kapmak için? Tabii ki; ayak oyunu...

BURADA SAYIN BAKANIMIZA KARŞI DA BİR AYAK OYUNU YOK MU?

Haydaaa… Gel de hayret etmeee arkadaş!

Arkadaş, bu nasıl torpil sistemi imiş ki, liyakat sahibine makam kapmak için oynanan ayak oyunu şimdi de farklı yöntemler ile Sayın Bakanımıza mı oynanıyor?

Nasıl mı?

Sayın Bakanımız Yusuf Tekin, “Yönetici Yönetmeliği değiştirilecek” dedi yaaa, ne zaman yürürlüğe girecek?

2024-2025 eğitim-öğretim yılına yetiştirilmesi planlanıyormuş...

SAYIN BAKANIMIZA “SİZ İSTEDİĞİNİZ KADAR YÖNETMELİKLERİ DEĞİŞTİRİN” MESAJI, DEVAM EDEN ATAMALAR İLE VERİLMEK İSTENİYOR...

Torpil sistemi nasıl cevap veriyor Sayın Bakanımızın mesajına?

Tabii ki canhıraş bir şekilde görevlendirme ile makama gelmiş torpilli kişilerin atamalarını sapır sapır yaparak...

Şimdi bu Sayın Bakanımıza karşı gol atma girişimi değil de nedir Allah aşkına?

O nedenle, son iki yılda gerçekleştirilen tüm okul müdürü ve müdür yardımcılığı atamalarının iptal edilmesi gerekiyor kanaatimce.

Yoksa yönetmelik değişmiş olsa ne olacak? 4 + 4 = 8 yıl torpilli kişi o makamda oturup torpilini konuşturmaya devam edecek.

Kayıp en az 8 yıl, çarpan etkisiyle nereden baksanız bir 20 sene…

YİNE OLAN MİLLETİN ÇOCUKLARINA OLACAK

Tam sekiz yıl boyunca kaç kuşak heba olacak bilimsel çalışmalardan düşünebiliyor musunuz?

Sorumlu gazetecilik anlayışıyla ve doktoralı bir bilim öğretmeni olarak büyük fotoğrafı çocuklarımızın geleceği için ortaya koydum, son nihai karar ve insiyatif tamamen Sayın Bakanımız Yusuf Tekin'e ait tabii ki...

Yoksa ben kimim ki; naçizane, bizatihi sahada gördüğümü dile getirmeye çalışan sıradan bir öğretmenim...

OKUMA YAZMA BİLMEYEN BİRİ DAHİ DOKTORALI ÖĞRETMENİN BAŞINA AMİR OLABİLİR Mİ?

Tüm samimiyetimle ve tüm içtenlikle söylüyorum; çok basit bir şekilde olabilir!

Çünkü sistem ve torpil, buna çok müsait bir ortam sağlıyor...

Tüm yan yollarda hiç denetim yok, tamamen bunun için bile isteye açık bırakılmış!

3-5 YILLIK LİSANS MEZUNU ÖĞRETMEN NASIL Kİ DOKTORALI ÖĞRETMENİN BAŞINA AMİR OLUYORSA

Peki 3-5'lık öğretmen üniversiteye dekan olabilir mi?

Olamaz, orada sistemi kapatmışlar.

Fakat az bir desteklenmiş olsa, o bile çok rahatlıkla olabilir...

Sanırım profesörle uğraşılmaz diye onun yolunu kapatmışlar. Ola ki, hakkını savunur, alır, orası kalsın demişler…

MEB'de doktoralı öğretmenin değeri olmadığı için başına amir olarak kim geçerse geçsin, mühim değil!
İster 3 yıllık lisans mezunu geçsin, isterse makam şoförü geçsin n’olacakkkkk ki?

SON 2 SENEDİR DOKTORALI ÖĞRETMEN ENGELLENİRKEN 3-5 YILLIK ÖĞRETMEN HER TÜRLÜ DESTEKLENİYOR

Daha yeni öğretmen olmuş, okulun belki bodrum katına dahi inmemiştir belki de…

Fakat ek 1 puanı her nasılsa, 20 yıllık liyakat sahibi doktoralı aktif bir öğretmenden fazla çıkıyor:)))

Komik ama gerçek. “Bu nasıl bir engel ve bu nasıl destek sistemi?” değil mi? İnsan hayretler içinde kalıyor...

Fakat Sayın MEB'de bu sistem gayet doğal ve gayet normal, tüm bu yapılanlardan kimse rahatsız olmuyor ve bunlara kimse hayret etmiyor.

Kazanda yavaş yavaş haşlanan kurbağalar gibiyiz öğretmenler camiası olarak…

Şimdi bu engel ve torpil ile destekleme sistemi içinde, yoldan geçen okuma yazma bilmeyen herhangi birini doktoralı öğretmenlerin başına amir yapabilir misiniz?

Gayet tabii, yönlendirme ile, destek ile, torpil ile, hem de çok basit şekilde, herkesin yüzüne sırıtarak güle oynaya yapabilirsiniz...

Peki neden yapmıyorlar?

O kadarına cesaret etmiyorlar, çünkü olayın ayyuka çıkmasından korkuyorlar...

Daha düne kadar bir makam şoförü Milli Eğitim’de İl Şube Müdürü yapılmadı mesela, ama birdenbire, güle oynaya yapıldı. Hem de göstere göstere yapıldı...

O zaman daha neyi, ne için tartışıyoruz?

SAYIN BAKANIM, MEB'DE ÖYLE BİR LİYAKAT İSTİYORUM Kİ VAR OLAN TÜM TORPİL SİSTEMİNİ DEVİRMELİ

Sözlerimi, hiç lamı cimi demeden, amasız, fakatsız, lâkinsiz bir şekilde, Sayın Bakanımıza yazdım.

Kaale alınıp geleceğimiz çocuklarımızın uluslararası arenada ülkemizi zirveye taşıyacak çalışmalara imza atabilmesi için bu kangrenin doğru teşhis ve tedavi ile düzeltilebileceğine canı gönülden inanıyorum.

Derdi öğrencilerin geleceği olan biz öğretmenleri olarak Sayın Bakanımızın engin bilgisine, tecrübesine ve vizyonuna güveniyoruz.
Allah (C.C.) yar ve yardımcısı olsun.

Saygılarımla.

Kalın sağlıcakla…

Dr. Meryem ÇILDIR