Lale Devri Verimsiz miydi Gerçekten?

Lale Devri sık sık bahsi geçen ve bu bahislerde sadece zevk ve sefanın önemsendiği, verimsiz, sığ bir dönem gibi anlatılır. Oysa Lale Devri Osmanlı için yeniden doğuşlun başlangıcıdır. Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin çok daha farklı ve zor bir mücadele sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Bu dönemde yapılanlar hafife alınacak türden çalışmalar değildir. O dönem koşullarında bazı çevrelerin gerek duymadığı, yadırgadığı çalışmalar yapıldığı için tepkiyle karşılanmış, günümüze kadar da bu tutum etkisini sürdürmüştür.

Lale Devri, adını o dönemde İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden almıştır. Yahya Kemal samimi arkadaşı Ahmet Refik Altınay ile bir sohbeti sırasında, 1718-1730 yılları arasında yapılan yenilikler için Lale Devri ifadesini kullanmışlardır. Ahmet Refik de bu dönemi anlatan kitabına "Lale Devri" ismini vermiş, bir süre sonra bu dönem Lale Devri olarak anılmaya başlanmıştır.

Lale Devri diye adlandırılan dönem Osmanlı Devleti’nde 1718-1830 yılları arasını kapsayan önemli bir ıslahat dönemidir. Bu dönem 1718 Pasarofça Antlaşması’yla başlar, 1730 Patrona Halil İsyanı’yla sona erer.   Dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır. Dönemin Pasarofça Antlaşması’yla başlamasının nedeni antlaşma sonrası Osmanlı Devleti’nin Batı’nın üstünlüğünü kabul etmesi ve Batı tarzı ıslahat çalışmalarını başlatmasıdır. Bundan önce de ıslahat çalışmaları olan Osmanlı daha önce Batı’daki gelişmeleri takip etmemiş, takip etmeye de ihtiyaç duymamıştır. 1711 Prut Savaşı ve Prut Anlaşması ile Rusya’ya verdiği Azak’ı geri alan Osmanlı Devleti eski gücüne kavuştuğunu düşünerek Karlofça Antlaşması ile kaybettiği toprakları geri alabileceği ümidine kapılmıştır. Ancak 1715-1718 yılları arasında Venedik ve Avusturya ile girdiği savaşı kaybetmiş ve savaş sonunda Pasarofça Antlaşması’nı imzalamıştır. Pasarofça Anlaşması ile Osmanlı Devleti Karlofça Anlaşması’nda Venedik’e verdiği Mora Yarımadası’nı geri alsa da Yukarı Sırbistan, Belgrad gibi önemli topraklarını kaybetmiştir. 18. Yüzyılda girdiği bu savaş ve anlaşma Osmanlı Devleti’ne artık eskisi gibi güçlü olmadığını göstermiş, Osmanlı’nın Batı’nın üstünlüğünü kabul etmesine yol açmıştır. Bundan sonraki süreçte Osmanlı Devleti ıslahat çalışmalarını Batı’yı örnek olarak yapmıştır.

Lale Devri Batı tarzı ıslahatların başladığı dönemdir ve Osmanlı ıslahat çalışmalarında önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde birçok alanda önemli gelişmeler yaşanmıştır.  Savaştan ziyade barış önemsenmiş, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı politikası ve ticareti için önemli olduğu düşünülmüş, Paris, Londra ve Viyana gibi Avrupa başkentlerine elçilik heyetleri yollanmıştır. Heyetler Avrupa’nın diplomasisi, askeri gücü, teknolojisi yanında kültürünü, sanatını, yaşam tarzını da tanımış ve Osmanlı’ya da tanıtmıştır. Avrupa tarzı mimari eserler verilmiş, Avrupa tarzı giyim, yaşam, eğlence popüler hale gelmiştir.  Eğlenceyi, lüksü önemseyen entelektüel yaşayan bir Osmanlı toplumu doğmaya başlamıştır. Bu yaşam, edebi tercümeler Osmanlı düşünce yapısını da etkilemiş, Osmanlı rönesansı başlamıştır diyebiliriz.

Lale Devri kültürel, siyasal ve ekonomik dönüşüm dönemidir. Geleneksel Osmanlı yaşamı, dış politikası, sanat anlayışı, düşünce yapı bu dönemde değişmiştir. Tanzimat, Meşrutiyet dönemlerinin, modern Osmanlı toplumunun tohumları Lale Devri’nde atılmıştır. Toplumun ve sarayın eğlenceye de aleni bir şekilde zaman ayırması ve sahiplenmesinden dolayı dönem yadırganıp verimsiz gibi algılansa da Osmanlı’da modernitenin, çağdaş siyaset ve yaşamın başlangıcı olması nedeniyle çok önemlidir. Birçok alanda ilklerin yaşandığı, çok değerli eserlerin verildiği, çok değerli sanatkârların yetiştiği bir dönem olduğu unutulmamalıdır.