Hani kazanın dibini sıyırıp memleketim insanına verecek bir şey kalmadı ya. Tam da bu arada nereden ne kadar daha cebellezine akıtacağız derdine düşenin imdadına hızır gibi yetişti, gözlerinde ışıltılı ekonomi ustaları.
Ellerini de ovuşturuyorlar mı acaba? Vur abalıya misali, bindir akaryakıt zammını bir yılda yüzde 340, al paracıkları sonrada bir icat ki evlere şenlik. Kur Korumalı Mevduat hesap sahiplerine paylarına düşen ilk etapta 36 milyar lirayı ver.
Bunun adına çatalla toplayıp, yandaşa kıyak çekip kepçeyle vermek demektir. Olanın kesesini bereketle, olmayanın kuru ekmeğine zam. Hani bir söz var ya; Derdine dert, yok derman?
Sözü uzatmayalım, KUR KORUMALI MEVDUAT dedikleri, KUL KORUMALI MEVDUAT olmuş. Yani sana, bana avucumuzu yalamak kalmış. Elde pişer, bize düşmez bu yağlı kuyruk. Bu yemekte benim de hakkım var diyorsanız, eşit yurttaşlık koşullarının hak, hukuk ve adaletini istiyorsanız öncelikle Devletin sağlamak yükümlülüğünde olan Eğitim hakkınızı isteyin ki öğrenerek Demokrasinin nimetlerine ulaşabilesiniz.
Antik Yunan'da (MÖ 384 – 322) yaşamış Sosyolog Aristoteles (kısaca Aristo)'den beri bilinen bir gerçek de, demokrasi ve eğitim arasındaki ilişkidir. Çünkü yurttaş olabilmek, asgari bir yurttaşlık bilgisini (eğitimini) gerektirmektedir. Yurttaşların Hak ve sorumluluklarının bilincinde olmadığı yerde demokrasi kültüründen de bahsetmek mümkün değildir.