Ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor. Şu an Cumhuriyet tarihinin en büyük krizlerden biriyle karşı karşıyayız. Şepten şekere iğneden ipliğe çok büyük zamlarla karşı karşıya kalınmıştır. Bir çok esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmıştır. Hayatını idame ettiren esnaf da son günlerini yaşamaktadır. Fabrikalar işçi çıkarmak zorunda kalmışlar, elli yıllık büyük firmalar konkordatoya gitmek zorunda kalmıştır. Dar gelirli vatandaşın yediği tavuk etine yüz de yüz zam gelmiştir. Ekmeğe ve unlu mamullerine yüzde kırka varan zamlar getirilmiştir. Çarşı-pazar ateş pahası millet pazardan yarım kilo yarım kilo alış veriş yapmak zorunda kalmıştır. Adeta vatandaş canından bezmiştir.
Devlet büyüklerimiz kriz olmadığını ve bu krizin psikolojik olduğunu ve manipülasyondur diyerek geçiştirmeye çalışsalar da hakikat ise denizin bittiği ve karanın göründüğüdür. Şayet Cumhurbaşkanımızın dediği gibi Türkiye’de kriz yoksa şu sorulara cevap verilmesi gerekmektedir:
- Enflasyon neden düşürülemiyor?
- Türk lirasındaki değer kaybı neden engellenemiyor
- İğneden ipliğe gelen zamlar neden durdurulamıyor?
- Binlerce esnaf neden kepenk kapatmak zorunda kalıyor ?
- Yüz yıllık firmalar neden birbiri ardına konkordato ilan ediyor?
- Eğer bu ülkede kriz yoksa oğluna okul pantolonu alamayan işsiz bir baba neden canına kıyıyor?
- Eğer kriz yoksa neden dünyanın en yüksek ikinci faizi Türkiye’de?
Saadet Partisi olarak diyoruz ki yolun sonu göründü gemi karaya oturdu. Önerilerimiz, lükse israfa savurganlığa son verilmeli. İhracata önem verilmeli, üretim seferberliğine gidilmeli. Yerli ve milli üretime öncelik verilmeli ve gereksiz yatırımlara son verilmelidir. Bu kriz dolayısıyla memur, öğretmen işçi ve emekliye zam farkı adı altında maaşlara en az yüzde 50 zam yapılmalıdır.