KIZLAR - ERKEKLER

 

Akıl fırtınasına tutulmuş birisi…

Bu fırtına sırasında kafayı sıyırmış olacak ki… Günümüz dünyasından kopmuş, apayrı bir dünyada yaşıyormuşçasına konuşuyor.

 

***

 

Ağzı olan elbette konuşur, konuşacak.

Ama bu konuşan kişi bir makam bir masa sahibiyse konuşunca kendini dinleyenler “bu adam bu masaya nasıl oturtulmuş dememeli”

 

***

 

Bu adam Trabzon İlinin Milli(!) Eğitim Müdürü… Yani koca bir kentin okuyan tüm gençlerinin, onlara eğitim veren eğiticilerin müdürü…

Ve bu müdür:

“Erkek öğrenciler ile kız öğrenciler aynı binada altlı üstlü kalıyorlar. AYNI MERDİVENLERİ KULLANARAK uyumaya gitmeleri inanın beni iki yıldır rahatsız ediyor ve diken üstünde oturmama sebep oluyor.

 

***

 

Değil mi ya…

Bakarsınız aynı merdivenlerden inip çıkarlarken kazara bir birlerine dokunurlar, göz göze gelirler…

O zaman böyle nahoş bir durumun meydana gelmemesi için ne yapmalı? Yıllardır kendi çizgisinde olanlarla hayalini kurdukları “karma eğitimden” vazgeçilmeli; kızların okulları ayrı, erkeklerin okulları ayrı olmalı. Hatta muhitleri bile ayrılmalı.

O müdür o zaman oturduğu dikenin üstünden kalkar…

 

***

 

Bakın Hürriyet Gazetesinden Ahmet Hakan bu konuda neler yazmış. Hoşuma gitti sizlerle paylaşmak istedim.

 

***

 

“Farkında mısınız?” diye başlıyor yazısına. Ve devam ediyor.

“Son günlerde gelen geçen abanıyor ‘kızlı erkekli’ kalıbına…

Kızlı erkekli denize girdiler. Kızlı erkekli trene bindiler Kızlı erkekli kamp yaptılar. Kızlı erkekli direnişe geçtiler. Kızlı erkekli çadırlarda kalıyorlar.

 

***

 

Ve Trabzon’dan gelen açıklamayla

Literatürümüz daha da zenginleşmiş oldu.

Kızlı erkekli merdivenlerden çıkıyorlar… Kızlı erkekli merdivenlerden iniyorlar…

 

***

 

Nasıl kurtulacağız bu ‘kızlı erkekli’ kalıbından?

Sanırım…

Kız ile erkek kelimeleri yan yana görüldüğü anda akla ilk gelen ilk şey değil de ikinci gelen şey temel alındığı gün kurtulacağız.

Haydi bakalım.

İnşallah…”

 

***

 

Bu görüşte olan bir tek bu adam olsa insan başına gül diye takar…

Almış başını gidiyor, bakalım nerede nasıl durur bu gidiş?

İnşallah iyi olur…