Okullar idrar kokarken, Veli, Belediye okula temizlik amacı ile alınmazken,Bütçeden temizlik görevlisi maaşı ödenemezken, Dindar-Kindar nesil yetiştirme gayreti ile Bilimden uzaklaşılan Eğitimin hali meydanda. M.Ö.300 000 yıl önce Afrika'da başlayıp bu günlere İnanç,Tarım,Sanayi devrimleri, Savaşlar v.b.bunların yarattığı göçlerin İnsanlık tarihine etkilerini bilmeyi bırakınız,geçtiğimiz günlerde sosyal medyada farklı yaş gruplarına sokak röportajında bir çağın kapatılıp,yeni bir çağın başladığı kabul edilen İstanbul'un kimin tarafından fethedildiği,fetih kimlere karşı yapıldı? sorusuna yanıt veremeyenlerin yetiştiği bir Eğitim kimin eseri?
Tarih demişken, Tarihten bir yaprak..2011 yılında Suriye'de başlayan protestoların ardından savaşa evrilen dönemde, bölgede DEAŞ tehlikesi nedeniyle 22 Şubat 2015'te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından icra edilen Şah Fırat Operasyonu ile Süleyman Şah türbesi, Türkiye sınırına yakın bir mevkideki Eşme köyüne taşındı. Hulusi beyde Kara Kuvvetleri Komutanıydı.
Süleyman Şah Türbesi sınırlarımız dışında ki özel statülü tek vatan toprağıydı.. Bir gece ansızın 37 km geri çekilerek terk edildi.Gidiş o gidiş.Daha doğrusu sırtını dönüp geliş o geliş.Bir Şehit verdiğimiz, haklı ve başarılı bir çekilme olduğunu kabul edersek 9 yıldır terk ettiğimiz topraklarımız için bu güne kadar ne yapıldı? Biz Bu akılla yönetilirken Yunan Datça'ya da çıkar, İzmir'e de... Her konuda tescilli yok ediliş politikaları gibi, Hamaset sallama, Şam'da namaz kılmaya gidecekken , bir gece ansızın ...diye parmak sallarken oldu bu işler..Tabi ki bu bir savaş nedeni olmamalı.Ancak
Başkomutan olarak,Eski Genel Kurmay Başkanlarını Bakan, Milletvekili yaptığın emir erlerinle bu işler ancak böyle olur.
Durun Lider kim, Baş Komutan kimmiş bir yaşanmışlıktan örnekleyelim; ATATÜRK uluslararası barışın korunmasına büyük önem verir ve komşularımızla dostluk ilişkisi kurulmasına özen gösterirdi. Fakat saldırgan bir tutum içerisinde olan ve topraklarımız üzerinde hak iddia edenlere karşı da onların anlayabilecekleri dilde cevap vermekte tereddüt etmemiş, toprak bütünlüğümüz ve bağımsızlığımız için savaşmaktan asla kaçınmayacağını gösterirken, “Eğer yurt savunması için şart değilse, her savaş bir cinayettir.” diyen bir Atatürk. Aşağıdaki anekdot da buna güzel bir örnektir:
Mussolini’nin Akdeniz illerimize göz diktiği sıralardaydı. İtalyan elçisi bir toplantıda, ATATÜRK’e Mussolini’nin bazı isteklerini olduğunu söylemişti. ATATÜRK bu sözleri bir süre dinledikten sonra:
-Birkaç dakika sonra konuşalım, diyerek başka odaya geçti. Döndüğü zaman Savaştan sonra ilk ve son kez giydiği Mareşal Üniforması asker elbisesi üzerindeydi.
-Şimdi istediğiniz gibi konuşabiliriz Sayın Elçi dedi. Anlaşılması gereken anlatılmış ve Konuşma bitmişti...
İşte neden ATATÜRK'ün Askeriyiz anladınız mı? Bu inanç böylede devam edecek..Öyle Boynunda Yahudi Nişanı ile,BOP eş başkanıyım diye gezerken birden bire One Minute feryatları ile kalkıp, Mavi Marmara Gemisine "Bana mı sordunuz"derken tutarsızlık tescillenmemiş miydi?
Kadın,çocuk demeden süren İsrail'in katliamlarının , sırada İran var,sonrada Türkiye derken niyet mi,niyet okuma mı,temenni mi olduğunu anlamak gerekmez mi? Neyine güveneceksiniz bu anlayışın?
Elinizi vicdanınıza koyun "kimin peşinden veya düşüncelerinin arkasından gidersiniz?
Bu işler tez zamanda iradenin,aklın egemen olduğu bir sürece girerde, Cennet Ülkemiz 23 yılda getirildiği karanlıktan aydınlığa çıkar.
Bu değişimde çaresiz değilsiniz, ÇARE SİZ'SİNİZ...
Yük.İnş.Müh.M.Sait KÖSE