İnsanlığın varoluşundan beri ne yazık ki kadın hiçbir dönemde veya hiçbir toplumda hak ettiği değeri görmemiştir. O, her zaman hor görülmüş, her zaman dışlanmış, her zaman ezilmiştir. Bırakın eski toplumları, günümüzün modern toplumlarında bile kadına ayrı bir sınıf muamelesi yapılmaktadır. Hala onun giyim kuşamına karar veren, buna uyulmadığında onu cezalandıran, onun gündelik yaşam içindeki hal ve hareketlerini sınırlandıran, erkeklerin sahip olduğu birçok haktan onları mahrum bırakan geri kalmış toplumlar var.
Ülkemizde bile kadınların günümüzde sahip olduğu hakların büyük bir çoğunluğu Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk ‘’Ey kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlarda yükselmeye layıksın!’’ diyerek kadınlara verilmesi gereken önemi vurgulamış ve onlara günümüzde sahip oldukları hakların verilmesi için çalışmalar yapmıştır.
Günümüzde hala kız çocuklarının okutulmasının günah olarak nitelendirdikleri için okuyamayan milyonlarca kızlarımız var. Halbuki okumaya en çok kız çocuklarımızın hakkı olmalı. Bir erkek, fiziki özelliklerinden ve yine toplum içinde sahip olduğu olumlu statüden dolayı her türlü işi yapma olanağına sahip olarak ayakları üzerinde durabiliyor. Oysa yine gerek fiziksel özellikleri gerekse de toplum da kadına olan bakış açısı yüzünden kadınlar her mesleği icra etme şansına ve gücüne sahip olamıyor. Bu nedenle onların eğitim görerek uygun bir mesleği icra etme şansını elde etmesi çok daha önemlidir.
Kadınlara yapılan şiddet olaylarının en büyük nedeni insanların eğitimsizliği, cahilliği ve vicdansızlığıdır. Eğitimli olsun veya olmasın kendinden güçsüz bir kadına şiddet gösteren her erkek vicdansız ve canidir. Kadına gösterilen şiddetin temel nedeni erkekler olsa da ne yazık ki bazı eğitimsiz ve cahil kadınların da bunda rolü vardır. Kadınların büyük bir bölümü bile erkek çocuğa farklı, kız çocuğa farklı davranmaktadır. Örneğin bir kadın özgür bir şekilde gündüz vakti bile gezemezken, erkekler rahat bir şekilde istediği saatte kadar dışarıda kalabiliyor ve gezebiliyor. Toplum erkeğe ayrı, kadına ayrı statüler veriyor.
Birçok kadına göre erkek istediği gibi giyinebilir ama kadın kapanmalıdır. Erkek istediği yerde ve istediği zaman gezebilir; ama kadın evinde oturmalıdır. Erkek kadınlarla konuşabilir, flört edebilir ama kadınların yapması ayıptır. İşte, kadına gösterilen şiddetin sebepleri bu şekilde düşünen insanlardır. Birçok erkek, evlendiği karısını artık kendi malı olarak görmekte ve onu sınırlandırmaya çalışmaktadır. Hatta bırakın evli olduğu kadınları, boşanmış olduğu kadınlar üzerinde hak iddia edip onların yaşamlarına hala müdahale edebilmektedir. Zaten günümüzde yaşanan kadına şiddet olaylarının önemli bir kısmı da eski eşlerin eskiden evli oldukları kadınlara karşı gösterdiği şiddet olaylarıdır. Düşünsenize, ilişki bitmiş, boşanma gerçekleşmiş ama adam hala karısının birisiyle görüşmesine müdahale ediyor hatta onu öldürebiliyor. Her ne olursa olsun, kadın şiddeti değil, sevilmeyi, değer görmeyi hak ediyor. Hangi toplum kadına gereken değeri vermez, onu hor görürse o toplum geri kalmaktan duramaz ve ilerleyemez. Kadına gereken değerin verilmediği toplumlara kadına şiddet olayları da artarak devam eder. Kadınlarımıza hak edilen sevgi ve değeri verdiğimiz nice güzel günlere…
ALINTI…