#İZMİR

 

 Daha kaç can gidecek..?

Yine acı bir olay yaşadık. Günlerdir üzerinde konuşuluyor. İnsanların yaşam öyküleri saatler süren programlarda dile getiriliyor.

2020 yılında tüm dünyada gerçekleşen depremler içinde en çok can kaybının yaşandığı iki deprem Türkiye'de gerçekleşti. Deprem değil, niteliksiz yapılar öldürür, deniliyor.

Peki, bu niteliksiz yapıları kimler yapıyor?

Müteahhitler…

İşini düzgün yapan müteahhitleri tenzih ederim.

 

2020 yılında dünya genelinde 6,6-7,5 büyüklüğünde 22 deprem olmuş. Bu depremlerden 7,4 büyüklüğünde Meksika depreminde 10 kişi, Filipinler depreminde 2 kişi, 7,0 büyüklüğünde Papua Yeni Gine depreminde ise 1 can kaybı yaşanmış.

Biz ocak ayında #Elazığ depreminde 41 canımızı, #İzmir’de ise şuana kadar 117 canımızı kaybettik. Hala İzmir’de çalışmalar devam ediyor.

Her zaman olduğu gibi depremle birlikte büyük kentlerdeki çarpık yapılaşma, dikey mimari ve ülkemizde yapılan yapıların niteliği yeniden tartışma konusu oldu. Dünyada gerçekleşen benzer depremlerde yaşanan zararın Türkiye'dekine kıyasla çok daha düşük seviyede olması ülkedeki deprem hazırlığının ne kadar yetersiz olduğunu da gözler önüne seriyor. 

Çarpık yapılaşmaya, niteliksiz binalar yapılmasına kimler izin veriyor? Müteahhitler kadar, bu izinleri onaylayan yerel yönetimler, yapı denetimlerini yapanlar da sorumlu değil mi?

Neden kimse görevini yapmıyor? Görevini yapmayanlar yüzünden canlar kaybediliyor. Görevini yapmayanlar için yaptırım yok. 3. Dünya ülkeleri gibiyiz.

Zaten müteahhit deyince akan sular duruyor. Müteahhitlerin bu vurdumduymazlığına, ceplerini doldurmak için çalmalarına dur demeyen de, en az onlar kadar sorumludur.

Bu çürük binaları yapan, müteahhitlere sıra ne zaman gelecek?

Niteliksiz yapılara dur demek için daha kaç canı kaybetmemiz gerekiyor?

 Milletvekillerinin dokunulmazlıkları olduğu halde dokunulurken, müteahhitlere neden dokunulmuyor?

Depremi duyduğumdan bu yana bu soruları sormaktan kendimi alıkoyamıyorum.