İNSANIN EGEMENLİĞİ Mİ - PARANIN EĞEMENLİĞİ Mİ?

 

İnsanoğlu firkati gereği yaşamının her döneminde doyumsuzluk içindedir. Hep bir şeyler arzular, hep bir şeyler ister. Bu bana yeter demez.

Kanaatkâr değildir.

 

***

 

Hiç kimse “yola yoğurt dökmez.”

İnkâr edilmez bir gerçektir. her insan parayı, malı mülkü sever. Bütün bunları sevmem diyen varsa yalanın hem de en katmerlisini söyler.

Yalnız bir farkla, bütün bunları makul seviyelerde sevmek…

İşte bu insan onurudur!

 

***

 

Mala mülke özellikle paraya tapmak onun esiri olmak, onun aracı olmak.

Ya da bütün bu nimetleri kendine esir etmek, onları sadece araç olarak kullanmak… İşte bütün mesele bu. Eğer kişi bu ayırımı yapabilmiş ve bütün bunların esiri olmamış, ne mutlu ona.

Yalnız şu gerçekte göz ardı edilmemeli.

Belki kendini dünya nimetlerinin esiri etmiş kişiler kadar müreffeh bir yaşamı olmayacaktır.

Bu da yukarıda dediğim gibi insan onurudur!

 

***

 

Bu ayırımı yaptık var sayalım. İşte o zaman tercihimizi hangi yönde kullandıysak o minval üzere ömrümüzü tüketiriz.

Ve aradaki farkı mantık mekanizmasını çalıştırdığımızda görürüz.

 

***

 

Niçin mantık?

 

***

 

Bir kömür ocağından çıkan iki kişiden birinin üstü başı tertemiz, diğerininki ise; perme perişan, kömür karası ve pislik içindedir. Bu iki kişiden hangisinin yıkanıp, temizlenmesi gerekir?  Hepinizin de “üstü başı kömür karası olanın” dediğinizi duyar gibi oluyorum.

 

***

 

Ama…

Mantık sizin verdiğiniz cevaptan önce şu sorunun cevabını arar:

“Bir kömür ocağından çıkan bir insanın üstü başı böyle tertemiz olur mu?

Evet, şimdi aynı soruyu bende size soruyorum, olur mu? Şimdi de hep beraber “hayır” dediğinizi duyar gibi oluyorum.

 

***

 

Bizde yaptığımız ya da yapacağımız işlerde “mantığı” ön plana çıkartır, mantıklı düşünürsek; başarısız olmak diye bir çıkmaza girmemiz imkânsızlaşır.

Yoğrulmayız… Bunalıma girmeyiz… Yaptığımız işin tadını alırız, zevkle yaparız.

 

***

 

Yani sözün özü:

Her konuda. Ama her konuda mantıklı olarak düşünür ve ona göre karar verirsek; maddiyata esir olmanın insanlar üzerinde ki, menfi etkilerinin neler olabileceğini görürüz.

 

***

 

Bu günde durup dururken felsefi bir kara delikten geçtik…