İI Milli Eğitim Disiplin Kurulu Tarafsız mı?

 

Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği 30 Nisan 2021 Tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yayımlandığı sırada, kamuoyunda özellikle Cumhurbaşkanının, bütün devlet memurlarının disiplin amiri olacağı ve bu durumun muhalif belediye başkanlarını etkileyeceği tartışmaları gündemde kaldı. Oysa gözden kaçan ve değişmeyen düzenlemelerden biri de ‘İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu’nun yapıydı. Şöyle ki;

Kaldırılan yönetmelikte, İI Milli Eğitim Disiplin Kurulu üyeleri ‘Vali yardımcısı, il milli eğitim müdürü, biri ilköğretim, diğeri ortaöğretim kurumları müdürlerinden olmak üzere iki eğitim kurumu müdürü ve varsa memurun üyesi olduğu sendikanın temsilcisinden oluşuyordu.

Yeni yönetmelikte bu kurula sadece personelden sorumlu bir şube müdürü eklenmiştir. Yeni yönetmeliğin 11.maddesi şu şekildedir;

“İl milli eğitim disiplin kurulu; valinin görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında, il milli eğitim müdürü, vali tarafından görevlendirilen milli eğitim müdürlüğünde personelden sorumlu bir şube müdürü ve biri ilköğretim, diğeri ortaöğretim kurumlan müdürlerinden olmak üzere iki eğitim kurumu müdürü ile varsa memurun üyesi olduğu sendikanın temsilcisinden oluşur.”

İI Milli Eğitim Disiplin Kurulunun görevleri arasında uyarı, kınama ve aylıktan kesme cezalarına yapılan itirazları kabul etmek veya ret etmek, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası teklifini görüşmek, yüksek disiplin kurulundan gelen dosyaları karara bağlamak gibi görevler vardır. Ayrıca kademe durdurma cezalarının sicilden silinmesi isteklerini de görüşür.

Kurulda yer alan ‘sendika temsilcisi’ 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ile birlikte yürürlüğe giren bir yeniliktir ve memurların haklarının korunması ve savunulmasında önemli bir düzenlemedir. Bu anlamıyla, memurun katılamadığı kurulda, onun adına savunma yapar.

Ancak gözden kaçan bir başka husus, kurulda yer alan diğer üyelerin tarafsızlığı hususudur. İdarenin ve kamu hizmetlerine hâkim olan ilkelerden nesnellik ve tarafsızlığın gerçekleştirilmesinin temel gereklerinden biri kamu görevlilerinin tarafsızlığının sağlanmasıdır. Disiplin yargılamalarında tarafsızlık ilkesi, kurul üyelerinin görevlerini yürütürken kimseye dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım yapmaması, hiçbir kişiye, aileye, zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanımaması anlamına gelmektedir.

Bu anlamda akla, kurul üyelerinin, sendika üyeliklerinin olup olmadıkları gelmektedir. Görevleri itibarıyla ‘Vali Yardımcısı’ ve ‘İl Milli Eğitim Müdürü’ sendika üyesi olamayacak görevliler arasında yer aldıklarından bu görevlilerin herhangi bir sendikaya üye olmaları mümkün değildir. Ancak ‘Şube Müdürü’ ve iki ‘Okul Müdürü’ sendika üyesi olabilmektedir ve halen de birçok il milli eğitim disiplin kur ulunda yer alan bu görevliler sendika üyesidirler.

Herhangi bir sendikaya üye olan görevlilerin kendi üyeleri lehine, diğer sendikalar aleyhine taraf olmayacakları, görevlerini liyakatle yapacakları ileri sürülebilir. Ancak MEB’in birçok uygulamasında bu tarafgirliğin sonuna kadar yapıldığı da aşikârdır.

Konuyu bir örnekle açıklayalım; (A) ili, il milli eğitim disiplin kurulunda yer alan şube müdürü ve iki okul müdürünün (X) sendikasına üye olduklarını düşünelim. Kurul, sendika temsilcisinin de katılımıyla 6 kişiden oluşur ve yarısı (X) sendikasının üyelerinden oluşur. Bu durumda oyların eşitliği halinde başkanın kullanacağı oy belirleyicidir. Ancak sendika temsilcisinin de (X) sendikasından olduğu burul toplantılarında 4 üye (X) sendikasının üyesidirler ve çoğunluk sağlamış durumdadırlar. Bu durum, kurulun (X) sendikası üyelerinin disiplin kurulunda görüşülen dosyalarının lehine karar çıkması olasılığını güçlendireceği gibi, diğer sendikaların veya herhangi bir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinin dosyalarının görüşülmesinde de olumsuz karar çıkma olasılığını arttıracaktır.

Bu konuda akla gelen bir başka konu da kurul üyelerinin sendika üyesi olma özgürlüklerinin kısıtlanıp, kısıtlanmayacağı konusudur. Gerçekten sendika üyeliğinin engellenmesi bir kamu görevlisi için son derece önemli bir hak kaybıdır. Ancak tarafsızlık ilkesinin aşındırılması anlamında yaratacağı tahribat çok daha büyüktür.

Bu konunun çözümü için yapılabilecek düzenlemelerden ilk akla gelenler, şube müdürü ve okul müdürü statüsündeki üyelerin, herhangi bir sendikaya üye olmayan kamu görevlileri arasından seçilmesi ya da seçilen üyelerin görev süreleri, boyunca üyesi oldukları sendikalarda istifa etmeleridir. Aksi halde İl Milli Eğitim Disiplin Kurullarının kararlarının meşruiyeti sorgulanacak ve tartışmalı hale gelecektir.