Hükümetler Neden KHK Çıkarır?

Kanun Hükmünde Kararname (KHK), Yasama organının (meclisin) konu, süre ve gayeyi belirleyen bir yetki kanunu ile verdiği veya doğrudan doğruya Anayasa’dan aldığı yetkiye dayanarak hükümetin çıkardığı kanun gücüne sahip bir kararnamedir. Parlamentonun onayına sunuldukları için ve onaydan geçtikleri için, kanun güç ve kuvvetindedirler. Yani uygulamada, bir kanunun sahip olduğu güç ve kuvvete sahiptir.

KHK çıkarma yetkisi verme konusu 1982 Anayasasının 91.maddesinde düzenlenmiştir. 91.madde şöyledir; “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.

Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir. Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz. Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir. Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin hükümler saklıdır. Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür. Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer.”

Hükümetlere böyle bir yetkinin verilmesinin nedeni, KHK çıkarma usulünün, kanun çıkarma usulüne göre daha pratik ve kolay olmasıdır. Kanun çıkarılması, çok kalabalık olan meclislerin toplanmasının zorluğu, muhalefetin engellemeleri vb. sebeplerle oldukça zaman almaktadır. Hâlbuki hayat şartları devamlı değiştiğinden hukukun buna cevap vermesi, çözüm yolları bulması gerekmektedir. İşte bu yüzden hükümetlere Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmek zorunda kalınmıştır. Zira hükümetler meclislere nazaran daha çabuk toplanırlar, daha çabuk karar alabilirler. Ayrıca muhalefetin Kanun Hükmünde Kararname çıkmasını engellemesi söz konusu değildir.

KHK’llere karşı itiraz yolu, kanunlarda olduğu gibi, Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurmaktır. Kişilerin, KHK’lere karşı, İdare mahkemelerine başvurma hakları yoktur. Zaten bu nedenle de, Hükümetler tarafından sıkça kullanılır.

Çıkarılma sürecinin kolay, zahmetsiz ve çok zaman almaması, Hükümetleri KHK çıkarma yolunu bolca kullanmaya sevk etmiştir.

Son dönemde, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının teşkilat yasalarının düzenlenmesi, sağlıkta dönüşüm yasaları, eğitim kampüsleri ile memurların maaşlarını düzenlemek amacıyla ve daha birçok alanda Hükümete, KHK çıkarma yetkisi verilmiştir.

KHK’ler, değişen hayat şartlarına hukukun kısa sürede cevap verememesi nedeniyle çıkarıldığında, amacına ulaşabilir. Ancak Anayasa’nın 91.maddesine, “Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.”hükmü konularak da, KHK’nın amacı dışında kullanılmasının önüne geçilmek istenmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı teşkilat yasalarının değiştirilmesi sürecinde, KHK’ler kullanılarak süreç hızlandırılmıştır. Ancak bu değişiklikler yapılırken, MEB merkez ;teşkilatında görev yapan yöneticiler müşavirlik, Sağlık Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı ile hastanelerdeki yöneticilerin kazanılmış hakları ellerinden alınarak, “araştırmacı” kadrolarıyla kızağa çekilmişlerdir.

Bu KHK’ler ile MEB ve Sağlık Bakanlıklarının adeta genleriyle oynamıştır.

Her iki Bakanlık teşkilatında düzenleme yapan KHK’lar şu anda Anayasa Mahkemesindedir.

Umarım Hükümetin, bir KHK ile ellerinden aldığı MEB ve Sağlık Bakanlığı yöneticilerinin yıllarca emek vererek kazandıkları haklarını, Anayasa Mahkemesi, hukuk yoluyla onlara teslim eder.