HER ŞEYE RAĞMEN(11)

HER ŞEYE RAĞMEN(11)

GÜVEY HAMAMI

Bir evvelki yazımda, “GELİN HAMAMINI” hikâye etmiştim, hatırlarsanız.

Güvey’i efendiyi (damat) hamama götürmezsek olur mu?

Elbette olmaz!

Bu güzelliğe oğlanın arkadaşları ile akrabalarından gençler çağrılır. Oğlanın babası olsun, amcası olsun, dayısı olsun bu hamama iştirak etmezler!

Çünkü gençlerin hamamda gönüllerince eğlenmeleri; çalıp-söylemeleri o günün edep ve adabına göre yakışık almazdı.

Hamamda ‘etli çiğköfteler’ yoğrulur, içkiler içilir, sesi güzel olanlar türküler, şarkılar söyler, elinden oyun gelenler kıvıra kıvıra oynayarak hamam sefasını renklendirir.

Bu arada oynamakta nazlana güveyi’e zorla – sözde – ayağının döneceği havalar çalınarak bol bol göbek attırılır. Tabi bu arda özellikle güvey oynarken (yahlar-maşallahlar) çağrılır, maniler söylenir:

“Amanın kellenin kefi geldi,

Güveyi’nin keyfi geldi…”

Bütün bunların arkasından vakit gece yarısını geçtikten sonra herkes yıkanır, güveyi ye (gusül abdesti) aldırılır, giyinilir.

Evlerle dağılmadan evvelde hamamın dış sofasında yeniden bir fasıl yapılır; yenilir içilir, sabaha karşı evlere dağıl ılınır…

Kız hamamı, oğlan hamamı faslı da bittiğine göre kız evi de, oğlan evi de gelinçiye-düğüne hazırdır.  

Eskide kalan Antep’imizin evlenme adetline göre, gelinçi ve düğün ya aynı gün yapılır ya da:

Gelinçi belirlenen günde ki; bu gün genellikle Perşembe gününe denk getirilir. Akşamına gerdek, yani zifaf gecesi, ertesi günde düğün yapılır.

Oğlan evi, okuyucu kadınla, (o zamanlarda davetiye falan olmadığı için böyle durumlarda davetliler okuyucu denilen kadınla çağrılırdı) çağırılacak misafirlere şöyle haber gönderilirdi:

“Gün belirtilerek, günü yemekli gelinçimize, yarında düğünümüze buyurun”

Ya da:

“Gün belirtilerek, günü gelinçi ve düğünümüze buyurun.”

Gelinçi oğlan evinin durumuna göre ya yemekli, ya yemeksiz olur. gelinçi yemesiz olursa misafirler kendi yemeklerini yanlarında getir.

Tabii bu arada çalgıcılarda misafirlerin yanlarına gelerek:

“Şaba…” Ali Beyin, şu beyin, bu beyin hanımından” diye bağırır, verilen parayı da havaya atarak herkese gösterir.

Toplanan paralar düğün sahibine yardım amaçlıdır. Çalgıcılar topladıkları şabları anlaştıkları ücretten düşerler.

Böyle gelinçilere “şabalı gelinçi” denirdi.

Bu gelinçi genellikler hali vakti yerinde olmayan aileler için olur. Okuyucu kadın çağırdıklarına bunu belirtirdi ki, gelenler hazırlıklı gelsinler!

Oğlan evinin hali vakti yerinde ise okuyucu kadın çağırdıklarına gelinçinin “şabasız” olduğunun belirtir.

Bu defa da çalgıcılar gelin gelince (şaba gelin hanımdan) diye bağırır, gelinde çalgıcılara “bahşişlerini” verir. 

Gelini evinden alıp oğlan evine gelmesi için, oğlan evinden 3-5 kadınla 10-12 genç kız gelir.

Kapıda içeri girilmeden önce gençler:

“Aşoo… Maşoo.. Kiiişş…

Sizin inne… Bizim inne…

Gel kapıya… Hanek dinle..

Aşoo… Maşoo… Kiiişş…

Bu arada oğlanlar yah çağırır, kadınlar da zılgıt çalarlar!

Ha şu gerçeği de atlamamak lazım.  Antepli için kadınların yah çağırması, erkeklerin ise zılgıt çalmaları ayıp sayılır…

Bir başka zamanda kızın, kız evinden alınışından başlayarak hikayemize devam etmek dileğiyle…

KAYNAK:

Merhum Adil Dai Beyefendinin “Gaziantep Evlenme Adetleri” adlı eseri.