Hayatın Dönüm Noktası...

24 Mayıs 2014 tarihinde İş Güvenliği Uzmanlığı sınavı ve iş yeri hekimliği sınavı ösym tarafından 17 ilde başarılı bir şekilde yapıldı.Sınav öncesi  itibariyle piyasada ve kamuda ki iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip uzmanlarımızın sayısı; A sınıfı sertifikaya sahip iş güvenliği uzmanı toplam 10 bin 934; B sınıfı sertifikaya sahip 7.004 kişi ve  C sınıfı sertifikaya sahip 75 bin 156 uzmanımız var. 
Sınavın yapıldığı tarih aslında hayatımızda birçok  dönüm noktasını oluşturuyor ;

Birinci dönüm noktası Algı Noktası
Soma faciası işağlığı ve güvenliğinin önemi konusunda hem toplumu hemde işverenleri birkez daha yüz yüze getirdi.Eğitim kitapları der ki Herhangi bir iş kazasında toplumun iş güvenliği algısı yükselir ve bu algı  durumun trajedisi ile doğru orantılıdır.Algı  bu süre boyunca aynı seviyede kalır ,iş güvenliği üzerinde yoğunlaşılır ve toplum  algı süresini dolduunca iş güvenliği  tekrar azalmaya ve yok olmaya başlar. Araştırma aslında çok doğru isterseniz gelin birlikte doğrulayalım; Toplumsal olaylarada baktığımızda  8 Ocak 2013 tarihinde Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde çıkartamadığımız 8 madencimiz olduğunu ve bu  madeni kapatıp orda madencilerimizi bırakmak zorunda kaldık desem.  Yada 7 Temmuz 2010 tarihinde Edirne'nin Keşan ilçesi Küçükdoğanca da maden kazası ile yitirilen 3 madencimiz var desemYada ard arda sizi yormadan sıralayayım; Karadon maden kazası: 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak 30 madenci yaşamını yitirdi , Odaköy maden kazası :  23 Şubat 2010 tarihinde Balıkesir 17 madenci yaşamını yitirdi, 10 Aralık 2009 tarihinde Bursa 19 madenci yaşamını yitirdi desem ve uzayıp uzayıp giden listeler şeklinde yitirilen canların sayısını ,tarihini ,yerini hatta ve hatta oluş şekillerini söylesem kaçınız hatırlar. Hatırlatma; bu canların yitiriliş tarihleri 1800 lü tarihler değil ,onlarca yıl öncesi de değil . Bu kazaların çogu yeni doğmuş çocuğumuzla aynı yaşta yalnız akıllarımız 1800'lü yıllarda... Umarım artık  algılarımız eskileri unutmayacak ve kazalardan ders alacak....

24 Mayıs sınavının ikinci dönüm noktası İdealistler Çalışacak:
Sınava giren arkadaşlarımız hepimizi derinden etkileyen soma faciasının psikolojisi ile girdi  bu sınava .... Sınavdan önce ne kadar para kazandığımızı soran arkadaşlarımız artık bu kazalar için neler yapabilirim derdine düştü. Görülen o ki  bu sınavdan sonra piyasada çalışacak her iş güvenliği uzmanı ve hekimi  bu işi paradan çok insani yanını baz alarak hizmet vermesi gerektiğinin bilinci ile hareket edecek. Umarım İdealleri olmayanlar ise yok olup gideceklerdir.

24 Mayıs sınavı üçüncü dönüm noktası Artık Kolay Sınıf Atlama Olmayacak:
İş güvenliği uzmanı olan arkadaşlarımız son kez prim gün sayısına bakılarak   B veya A sınıfı iş güvenliği uzmanı olacaklar. Yani artık prim gün sayısının bir anlamı kalmayacak. 1 Ağustos itibariyle torba kanun artık hükmünü yitirdiğinden dolayı sınıf atlamak hayal olacak.... 
Yükselmek için; B Sınıfı olmak için ;C sınıfı olarak 3 yıl isgkatipte sözlemesi olacak sonra bu 3 yılın sonunda tekrar eğitim alıp B Sınıfı için sınava girecek başarılı olacak. A sınıfı olmak için; B sınıfı olarak 4 yıl isgkatipte sözlemesi olacak sonra bu 4 yılın sonunda tekrar eğitim alıp A Sınıfı için sınava girecek başarılı olacak.

24 Mayıs sınavı dördüncü dönüm noktası Cezanın fazla önemi Olmayacak:
Öncesinde Mali müşavirlerimiz  iş güvenliği uzmanını ve hekimini bulundurmaları  için işverene devamlı karşılaşabilecekleri cezalardan bahsedip onları korkutma psikolojisine girmeye başlamışlardı .  Bu durumda işverenlerin çoğu zaman iş güvenliğini sadece cezalardan sıyrılabilmek için, evrak üzerinde iş güvenliği  varmış gibi göstermenin yeterli olduğu bir çıkmaz döngünün içine girmesine sebep olmuştu.  Ancak artık İş güvenliği uzmanları,işverene  vicdani sorumluluktan bahsedecek; işçinin sağlığının   ailesi için , işveren için ve en önemlisi işçinin kendisi için birinci öncelik olduğunu , cezaların ise  olayın geri planı olduğunu işverene kavratacak. İş sağlığı ve güvenliği bir kültürdür diyoruz ve bu kültürü hayatımızın her aşamasına sokmazsak ismi unutulan kayıplardan biri olup gideceğiz,  eğer bu  kültürü oluşturmazsak daha çok çocuk yapalım söylemlerimiz devam edecek , mevcut olanı korumak yerine kaybedilenin  yerine yenisini yap imaları ile vicdanları köreltmeye devam edeceğiz....