Hastanelerde Yönetici Kıyımı!-II-

“Öncelikle araştırmacılarla ilgili yazınız için teşekkür ederim. Ben Hacettepe Ünv. Sağlık İdaresi Bölümü mezunu olarak, Sağlık Bakanlığında hastane müdürü iken, 663 sayılı khk ile araştırmacı yapıldım. 663’e göre zorla mesleğim, unvanım ve işim elimden alındı. Şimdi …… ilçe sağlık müdürlüğünde araştırmacı olarak çalışıyorum. Benim gibi yaklaşık 2000 kişi araştırmacı oldu. Sağlık Bakan’ımızın övünçle söz ettiği sağlıkta dönüşümün gerçekleştirildiği zamanda idarecilik yapmış kişiler 663 sayılı khk ile bir anda depoya kaldırıldı. Ayıptır, günahtır. Hiç olmazsa bu kişilerin kadroları, diğer kurumlarda olduğu gibi şahsa bağlı kadro olarak kalsaydı. Yıllarca Sağlık Bakanlığına hizmet etmiş bu kişiler bu kadar üzülmezlerdi.”

“Sayın Abdullah DAMAR size çok teşekkür ediyoruz. Bizler kimseye ulaşamadık. Başbakana, Bülent Arınç’a yazdık, ama ulaşamadık. Yazınızı okuduk, inanın çok duygulandık. Maaşımızı ‰ 30 değil, daha da düşürdüler. Sayın hocam bakın özel hizmet tazminatımızı 135’ten 60’a düşürdüler. Ek ödeme katsayımızı 170’ten, 30’a düşürdüler. Artık düşününüz bizi ne kadar mağdur ettiklerini. Saygılarımı sunuyorum, Allah siz ve sizin gibilerden razı olsun. Belki bu dünyada bu zalimlere gücümüz yetmez ama ben bize bunu yapanları Allah’a havale ediyorum.”

“Sağlık Bakanlığında çalışmakta olan yöneticiler araştırmacı oldu. Tamam, yıllar önce siyasilerin aracılığıyla yönetici olanlara bunun yapılması haktır. Lakin sınav kazanarak bu makamları hak eden çalışanlara bu yapılan, hukuk devletine yakışmaz. Üstelik bu uygulama KHK ile yapılmıştır. Neden mi? Bireyler adil yargılanma hakkını kullanamasın, mahkemeye gidemesin diye. Hem sizin de bildiğiniz gibi KHK ancak ve ancak kanun çıkarmayı beklemek için zaman kalmadıysa, ivedilikle çıkarılması devletin menfaatine ise, çıkarılır. Neydi bu uygulamadaki acele? Kaçan bir şey mi vardı? 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu çalışanlara sınavla adil yükselme hakkı vermiştir. Lakin 663 KHK ile bu hakları hiçe sayılmıştır. Bu uygulama insan Hakları sözleşmesine aykırıdır. Eğer Türkiye bu sözleşmeye imza attıysa vatandaşlarına “adil yargılanma hakkını “vermesi gerekirdi. Bu durum ne hukuk devletine ne de demokrasiye uyar. Ancak padişahlıkla yönetilen teokratik ülkelerde yaşanır. Sağlık Bakanlığının 2010 yılında, hem de AK Parti döneminde yaptığı sınavda alın teriyle, bileğinin hakkıyla şube müdürü olan insanlar, görevlerinden alıp Araştırmacı unvanı verildi. Bu insanlar sınavı kazandı üstüne, evlatlarını memlekette bırakıp, doğu görevini evlat hasretiyle tamamladı. Madem böyle görevden alınacaklardı, ne diye bu hasreti, zorlukları yaşadılar? Şimdi Şube müdürlüğü makamını hak etmiş kişiler 1200 TL maaşa mahkum edildi.(Bu maaş hizmetli maaşıdır).Vasıfsız eleman muamelesi yapılıyor. Eğer Bu kişilere UZMAN KADROSU verilmiş olsaydı en azından evlatlarının rızkıyla oynanmamış olurdu. Şimdi size sorarım bu yapılan HAK mıdır? Ne olur durumu kamuoyuna duyuralım. Bu 663 sayılı KHK şimdi Anayasa Mahkemesinde. ADALET istiyoruz.”

“Bir yöneticiyi neden araştırmacı yaparsınız? Mevcut kadro kaldırılmıştır, emekli oluncaya kadar araştırmacı unvanıyla onun deneyimlerinden yararlanırsınız. İyi de Şube Müdürlüğü makamı aynen duruyor. Sen diyorsun ki, ben senin sınav kazanmanı tanımam, bu ülkede hukuk geçerli değildir. Seni yerinden alırım, yerine de sınav kazanamayanları görevlendirmeyle çalıştırırım. Var mı böyle bir şey? Ben yüksek lisans mezunuyum. Ve beni şube müdürü makamından alıp bir şefin emrinde hizmetli maaşıyla çalıştırmak istenildi. Bu ne kanunsuzluktur. Bu ne hak hukuk tanımazlıktır? Bu 663 sayılı KHK şimdi Anayasa Mahkemesinde. Allah rızası için ADALET istiyoruz.”