Hain Kim Meselesi

Sürekli bir gündem yaratma komplosu içerisindeyiz. Gündem yaratmak için de sıklıkla tarih kucaklanmakta, malzeme bulunmaya çalışılıyor. Özellikle de ülkenin blok olduğu bazı tarihi konular tazeleniyor. Mantık da söylenenler de aynı. Şimdi de Vahdettin hain mi kahraman mı? konusu tazelendi. Saldıranlar, savunanlar…Taraf olanlar kendilerince gerekçeler buluyorlar ancak bazen de tartışma yanlış yerlere gidiyor. Osmanlı ve Türkiye birbirine düşman iki ülke gibi gösteriliyor. Biri yüceltilirken diğeri yeriliyor. Tartışma konusu şahısların özel hayatları hedef alınıyor. Özel hayatları üzerinden tezler güçlendirilmeye çalışılıyor.

Osmanlı Devleti’ni yüceltme çabası içinde olanlar Sultan Vahdettin’i yüceltirken, Türkiye’nin kuruluş dönemi yöneticilerini kötü anlatıyor. Diğer taraf ise Sultan Vahdettin’i hain ilan edip Kurtuluş Savaşı önderlerini yüceltip düşman cepheler oluşturuyorlar. Anlam vermek mümkün değil. Savaştırılan, birbirine cephe açtırdığımız insanlar kim? Kimleri savaştırıyoruz? Kendimizle, birbirimizle neden bu kadar mücadele ediyoruz?

Sultan Vahdettin’i ya da Mustafa Kemal’i yermek için özel hayatlarının eleştirilmesi, bu yolla aşağılanmaya çalışılması hem çirkin hem de çarpıtmadır. İnsanların hayatının doğal akışının yanlış ve çirkin lanse edilip hedef alınması, yargılanması ne kadar doğru? Sultan Vahdettin’in Kurtuluş Savaşı yıllarında evlenmesi, ülkeden ayrılması vb. onun hain ilan edilmesi için gerekçe gösteriliyor. Bunu hainlik sayanlar kahramanlaştırdıkları kimselerin de aynı yıllarda benzer gelişmeleri yaşadığını görmek istemiyor. Savaşlar yemek yememize, uyumamıza, evlenmemize engel değildir. Öyle olsaydı sürekli savaş halinde olan Osmanlı Devleti’nde kimse evlenemezdi. Yöneticilerin yönetimdeki kararları ebetteki eleştirilir, özel hayatları da konuşulabilir ancak evlendi diye yargılamak… Bu tarih değildir, tarihçilik değildir. Savaş döneminde evlenen, eşiyle zaman geçiren birçok padişah, lider, komutan sayabiliriz. Savaş, iş hayatı özel hayatımızın akışını kesintiye uğratmaz.

 

Osmanlı Devleti’ni onarmak ya da yeniden kurmak gerekiyordu. Son iki yüzyıl kadar devlet onarılmaya çalışıldı olmadı, yeniden kuruldu. Vahdettin ve Mustafa Kemal ise bu çabaların aktörleridir. “Sultan Vahdettin hain mi kahraman mı?” soru cümlesi bile ne kadar çiğ.  İki aşırı uç. Ya biri ya öteki olmak zorundayız. Çok rahatsız edici bir ifade. Sürekli kahraman ve hain arayışı içerisindeyiz. Bir fikri savunabilir, bir anlayışa sahip olabiliriz oysaki. Aynı soruna farklı çözümler getirebiliriz. Farklı düşünmek, farklı bakmak kimseyi hain yapmamalıdır.

Osmanlı ya da Türkiye, Vahdettin ya da Mustafa Kemal arasında tercih yapmak, yapmaya zorunlu bırakılmak rahatsız edici. Siyasete tarihin alet edilmesi insanların kutuplaştırılması için kullanılmamalıdır. Savaşta ve sonrasında Anadolu Hareketinin başlamasında işbirliği vardır,çok fazla kimsenin emeği geçmiştir. Hep birlikte ülkenin varlığı için mücadele edilmiştir. Osmanlı başarmıştır, Türkiye başarmıştır.